Embrace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embrace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Embrace

Embrace, kabul etmek, benimsemek anlamına gelir. Bir fikri, bir davranışı veya bir kişiyi kabul etmek, onu benimsemek anlamında kullanılır.

  1. I fully embrace the idea of renewable energy. (Yenilenebilir enerji fikrini tamamen benimsiyorum.)
  2. She decided to embrace a vegan lifestyle. (O, vegan bir yaşam tarzını benimsemeye karar verdi.)
  3. The company should embrace new technologies to stay competitive. (Firma, rekabetçi kalmak için yeni teknolojileri benimsemeli.)
  4. He embraced his girlfriend tightly when he saw her at the airport. (Havalimanında onu gördüğünde kız arkadaşını sıkıca kucakladı.)
  5. The politician embraced the views of the opposition party. (Politikacı, muhalefet partisinin görüşlerini benimsedi.)
  6. I embrace the challenges that come with running my own business. (Kendi işimi yönetmenin getirdiği zorlukları kabul ediyorum.)
  7. The school should embrace diversity and promote inclusivity. (Okul, çeşitliliği benimsemeli ve kapsayıcılığı teşvik etmeli.)
  8. She embraced her new role as a team leader. (Yeni takım lideri rolünü benimsedi.)
  9. He finally embraced his artistic side and started painting. (Sonunda sanatsal yönünü kabul etti ve resim yapmaya başladı.)
  10. The company needs to embrace a more sustainable approach to production. (Firma, üretimde daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemelidir.)
  11. The community embraced the new cultural center with open arms. (Topluluk, yeni kültür merkezini coşkuyla benimsedi.)
  12. The team embraced the challenge of climbing the mountain. (Takım, dağı tırmanma zorluğunu kabul etti.)
  13. She embraced her flaws and learned to love herself. (Kusurlarını kabul etti ve kendisini sevmeyi öğrendi.)
  14. The school should embrace technology and incorporate it into the curriculum. (Okul, teknolojiyi benimsemeli ve müfredatta yer vermelidir.)
  15. He embraced his inner child and started playing video games again. (İçindeki çocuğu kabul etti ve tekrar video oyunları oynamaya başladı.)
  16. The company needs to embrace a more customer-centric approach. (Firma, daha müşteri odaklı bir yaklaşım benimsemelidir.)
  17. The city should embrace alternative transportation methods to reduce traffic congestion. (Şehir, trafik sıkışıklığını azaltmak için alternatif ulaşım yöntemlerini benimsemelidir.)
  18. She embraced her passion for writing and started a blog. (Yazma tutkusunu kabul etti ve bir blog açtı.)
  19. The company should embrace a more diverse workforce. (Firma, daha çeşitli bir iş gücünü benimsemelidir.)
  20. He embraced the opportunity to travel and experience new cultures. (Y

eni 5 örnek cümle ile devam ediyorum:

  1. The school should embrace a growth mindset and encourage students to learn from their mistakes. (Okul, bir gelişim zihniyetini benimsemeli ve öğrencilerin hatalarından öğrenmelerini teşvik etmelidir.)
  2. She embraced the challenge of learning a new language and practiced every day. (Yeni bir dil öğrenme zorluğunu kabul etti ve her gün pratik yaptı.)
  3. The company should embrace transparency and be open about their business practices. (Firma, şeffaflığı benimsemeli ve iş uygulamaları hakkında açık olmalıdır.)
  4. He embraced his love for cooking and started taking culinary classes. (Yemek yapma sevgisini kabul etti ve mutfak dersleri almaya başladı.)
  5. The community embraced the idea of a community garden and volunteered to help build it. (Topluluk, bir topluluk bahçesi fikrini benimsedi ve inşa etmeye yardım etmek için gönüllü oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.