Embrace İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Embrace
Embrace, kabul etmek, benimsemek anlamına gelir. Bir fikri, bir davranışı veya bir kişiyi kabul etmek, onu benimsemek anlamında kullanılır.
- I fully embrace the idea of renewable energy. (Yenilenebilir enerji fikrini tamamen benimsiyorum.)
- She decided to embrace a vegan lifestyle. (O, vegan bir yaşam tarzını benimsemeye karar verdi.)
- The company should embrace new technologies to stay competitive. (Firma, rekabetçi kalmak için yeni teknolojileri benimsemeli.)
- He embraced his girlfriend tightly when he saw her at the airport. (Havalimanında onu gördüğünde kız arkadaşını sıkıca kucakladı.)
- The politician embraced the views of the opposition party. (Politikacı, muhalefet partisinin görüşlerini benimsedi.)
- I embrace the challenges that come with running my own business. (Kendi işimi yönetmenin getirdiği zorlukları kabul ediyorum.)
- The school should embrace diversity and promote inclusivity. (Okul, çeşitliliği benimsemeli ve kapsayıcılığı teşvik etmeli.)
- She embraced her new role as a team leader. (Yeni takım lideri rolünü benimsedi.)
- He finally embraced his artistic side and started painting. (Sonunda sanatsal yönünü kabul etti ve resim yapmaya başladı.)
- The company needs to embrace a more sustainable approach to production. (Firma, üretimde daha sürdürülebilir bir yaklaşım benimsemelidir.)
- The community embraced the new cultural center with open arms. (Topluluk, yeni kültür merkezini coşkuyla benimsedi.)
- The team embraced the challenge of climbing the mountain. (Takım, dağı tırmanma zorluğunu kabul etti.)
- She embraced her flaws and learned to love herself. (Kusurlarını kabul etti ve kendisini sevmeyi öğrendi.)
- The school should embrace technology and incorporate it into the curriculum. (Okul, teknolojiyi benimsemeli ve müfredatta yer vermelidir.)
- He embraced his inner child and started playing video games again. (İçindeki çocuğu kabul etti ve tekrar video oyunları oynamaya başladı.)
- The company needs to embrace a more customer-centric approach. (Firma, daha müşteri odaklı bir yaklaşım benimsemelidir.)
- The city should embrace alternative transportation methods to reduce traffic congestion. (Şehir, trafik sıkışıklığını azaltmak için alternatif ulaşım yöntemlerini benimsemelidir.)
- She embraced her passion for writing and started a blog. (Yazma tutkusunu kabul etti ve bir blog açtı.)
- The company should embrace a more diverse workforce. (Firma, daha çeşitli bir iş gücünü benimsemelidir.)
- He embraced the opportunity to travel and experience new cultures. (Y
eni 5 örnek cümle ile devam ediyorum:
- The school should embrace a growth mindset and encourage students to learn from their mistakes. (Okul, bir gelişim zihniyetini benimsemeli ve öğrencilerin hatalarından öğrenmelerini teşvik etmelidir.)
- She embraced the challenge of learning a new language and practiced every day. (Yeni bir dil öğrenme zorluğunu kabul etti ve her gün pratik yaptı.)
- The company should embrace transparency and be open about their business practices. (Firma, şeffaflığı benimsemeli ve iş uygulamaları hakkında açık olmalıdır.)
- He embraced his love for cooking and started taking culinary classes. (Yemek yapma sevgisini kabul etti ve mutfak dersleri almaya başladı.)
- The community embraced the idea of a community garden and volunteered to help build it. (Topluluk, bir topluluk bahçesi fikrini benimsedi ve inşa etmeye yardım etmek için gönüllü oldu.)
Hemen Yorum Yaz