Perfunctory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Perfunctory İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Perfunctory Nedir?

Perfunctory, yüzeysel, önemsiz veya gereksiz bir şekilde yapılan bir işi ifade eder. Bu kelime, bir işin yapılması gerektiği, ancak bir kişinin yeterince çaba harcamadığı veya o işi yapmanın önemini anlamadığı durumlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. She gave a perfunctory wave as she passed by. (O, geçerken yüzeysel bir şekilde el salladı.)
2. His response was perfunctory, and he clearly didn’t care. (Yanıtı yüzeyseldi ve açıkça umursamadığını gösteriyordu.)
3. The clerk’s perfunctory manner was irritating. (Memurun yüzeysel tavırları sinir bozucuydu.)
4. He performed the task with perfunctory efficiency. (Görevi yüzeysel bir etkinlikle yerine getirdi.)
5. She gave a perfunctory apology that didn’t seem sincere. (O, samimi görünmeyen yüzeysel bir özür diledi.)
6. The report was filled with perfunctory observations. (Rapor, yüzeysel gözlemlerle doluydu.)
7. He made a perfunctory attempt to fix the issue. (Sorunu çözmek için yüzeysel bir girişimde bulundu.)
8. Her perfunctory smile didn’t fool anyone. (Onun yüzeysel gülümsemesi kimseyi kandırmadı.)
9. The teacher’s perfunctory lectures didn’t engage the students. (Öğretmenin yüzeysel dersleri öğrencileri ilgilendirmiyordu.)
10. His perfunctory attitude made it clear that he wasn’t interested in the project. (Onun yüzeysel tutumu, projeye ilgisiz olduğunu açıkça ortaya koydu.)
11. She did a perfunctory job of cleaning the house. (Ev temizliğini yüzeysel bir şekilde yaptı.)
12. His perfunctory response showed that he wasn’t listening. (Yüzeysel yanıtı, dinlemediğini gösterdi.)
13. The perfunctory inspection failed to identify the problem. (Yüzeysel denetim, sorunu tespit etmekte başarısız oldu.)
14. The company’s perfunctory customer service led to many complaints. (Şirketin yüzeysel müşteri hizmetleri birçok şikayete neden oldu.)
15. The journalist’s perfunctory investigation missed key details. (Gazetecinin yüzeysel araştırması önemli detayları kaçırdı.)
16. The perfunctory meeting lasted only a few minutes. (Yüzeysel toplantı sadece birkaç dakika sürdü.)
17. The perfunctory performance disappointed the audience. (Yüzeysel performans, izleyicileri hayal kırıklığına uğrattı.)
18. She gave

a perfunctory response to his heartfelt confession. (O, içten gelen itirafına yüzeysel bir yanıt verdi.)
19. His perfunctory review of the document didn’t catch any errors. (Belgenin yüzeysel incelemesi herhangi bir hatayı yakalamadı.)

20. The perfunctory handshake at the end of the meeting signaled the lack of interest between the parties. (Toplantının sonunda yapılan yüzeysel el sıkışması, taraflar arasındaki ilgisizliği gösterdi.)