Unperturbed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unperturbed İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unperturbed nedir?

Unperturbed, Türkçe’de “sarsılmamış” veya “huzursuz olmayan” anlamlarına gelir. Bir kişinin veya bir şeyin dış etkenlerden etkilenmeden kalmış olması anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. Despite the chaos around her, she remained unperturbed. (Çevresindeki kaosa rağmen sarsılmamış kaldı.)
2. The athlete remained unperturbed by the loud cheering of the crowd. (Seyircilerin yüksek sesli alkışlarından etkilenmeyen sporcu sakin kaldı.)
3. The cat sat unperturbed in the sunny spot on the windowsill. (Kedi, pencere pervazındaki güneşli noktada sarsılmamış bir şekilde oturdu.)
4. The teacher remained unperturbed by the student’s rude behavior. (Öğrencinin kaba davranışlarından etkilenmeyen öğretmen sakin kaldı.)
5. The lake was unperturbed by the strong winds. (Güçlü rüzgarlardan etkilenmeyen göl sakin kaldı.)
6. The artist worked unperturbed in his studio despite the noise outside. (Sanatçı, dışarıdaki gürültüye rağmen atölyesinde sarsılmamış bir şekilde çalıştı.)
7. The CEO appeared unperturbed by the negative news about the company. (Şirketle ilgili olumsuz haberlerden etkilenmeyen CEO sakin göründü.)
8. The toddler remained unperturbed by the loud thunderstorm. (Yüksek sesli gök gürültüsünden etkilenmeyen bebek sakin kaldı.)
9. The mountain stood unperturbed against the strong earthquake. (Güçlü depreme rağmen sarsılmayan dağ.)
10. The actress gave an unperturbed performance despite forgetting her lines. (Sahnede repliklerini unutmasına rağmen sakin bir performans sergileyen aktris.)
11. The old man remained unperturbed by the young hooligans causing a disturbance. (Sorun çıkaran genç haylazlardan etkilenmeyen yaşlı adam sakin kaldı.)
12. The flowers in the garden remained unperturbed by the heavy rain. (Şiddetli yağmurdan etkilenmeyen bahçedeki çiçekler sakin kaldı.)
13. The driver remained unperturbed by the traffic jam and patiently waited. (Trafik sıkışıklığından etkilenmeyen ve sabırla bekleyen sürücü.)
14. The dog lay unperturbed in the shade, enjoying the cool breeze. (Serin esintinin tadını çıkararak gölgede sarsılmamış bir şekilde yatan köpek.)
15. The politician remained unperturbed by the harsh criticism from the opposition party. (Muhalefet partisinin sert eleştirilerinden etkilenmeyen politikacı.)
16. The sun rose unperturbed, casting a golden glow over the landscape. (Alt

ın çırpınmadan doğan güneş, manzaraya altın bir ışıltı verdi.)
17. The scientist continued his research unperturbed by the negative results. (Olumsuz sonuçlardan etkilenmeyen bilim adamı araştırmalarına devam etti.)

18. The child remained unperturbed by the scary movie, watching it with fascination. (Korkunç filmden etkilenmeyen çocuk, hayranlıkla izledi.)
19. The ocean remained unperturbed by the storm, its waves crashing against the shore. (Fırtınadan etkilenmeyen okyanus, dalgaları kıyıya vuruyordu.)
20. The soldier stood unperturbed in the face of danger, ready to protect his country. (Tehdit karşısında sarsılmayan asker, ülkesini korumaya hazırdı.)