Penniless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Penniless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Penniless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Anlamı: “Penniless”, tamamen parasız anlamına gelir. Bir kişinin veya kurumun hiç parası yoksa kullanılır.

  1. She was penniless and had nowhere to go. (O, tamamen parasızdı ve gidecek hiçbir yeri yoktu.)
  2. The penniless man asked for some change. (Tamamen parasız olan adamdan biraz bozuk para istendi.)
  3. After the stock market crash, many investors were left penniless. (Hisse senedi piyasasının çökmesinden sonra birçok yatırımcı parasız kaldı.)
  4. The charity helped to provide shelter and food for the penniless. (Hayırseverlik parasız olanlar için barınak ve yiyecek sağlamaya yardımcı oldu.)
  5. He became penniless after gambling away all his money. (Tüm parasını kumar oynayarak kaybettiğinde parasız hale geldi.)
  6. The penniless family struggled to make ends meet. (Parası olmayan aile, geçimlerini sağlamakta zorlandı.)
  7. She had to sell her possessions when she became penniless. (O, parasız olduğunda eşyalarını satmak zorunda kaldı.)
  8. The penniless traveler slept on the streets. (Parası olmayan gezgin sokaklarda uyudu.)
  9. He went from being wealthy to penniless in a matter of months. (O, birkaç ay içinde zengin olmaktan parasız hale geldi.)
  10. The penniless musician played for tips on the street. (Parası olmayan müzisyen sokakta bahşiş için çaldı.)
  11. The penniless farmer struggled to pay his bills. (Parası olmayan çiftçi faturalarını ödemekte zorlandı.)
  12. The penniless student relied on scholarships to pay for college. (Parası olmayan öğrenci kolej için burslara güveniyordu.)
  13. The penniless couple couldn’t afford a fancy wedding. (Parası olmayan çift lüks bir düğün yapamadı.)
  14. The penniless actor struggled to make ends meet between auditions. (Parası olmayan oyuncu, seçmeler arasında geçimini sağlamakta zor

    landı.)

  15. The penniless artist sold their paintings on the street. (Parası olmayan sanatçı resimlerini sokakta sattı.)
  16. The penniless immigrant struggled to find work in a new country. (Parası olmayan göçmen, yeni bir ülkede iş bulmakta zorlandı.)
  17. The penniless family relied on food banks to feed their children. (Parası olmayan aile, çocuklarını beslemek için gıda bankalarına güvendi.)
  18. The penniless writer lived in a small apartment and wrote all day. (Parası olmayan yazar küçük bir dairede yaşadı ve tüm gün yazdı.)
  19. The penniless widow struggled to pay for her husband’s funeral. (Parası olmayan dul kocasının cenazesini ödemekte zorlandı.)
  20. The penniless graduate had to move back in with their parents. (Parası olmayan mezun, tekrar ebeveynleriyle yaşamak zorunda kaldı.)
  21. The penniless entrepreneur started their business with no capital. (Parası olmayan girişimci işletmesini hiçbir sermaye olmadan başlattı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.