Penance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Penance İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Penance

Penance, Türkçe anlamıyla “ceza”, “günah çıkarma”, “kefaret” gibi anlamlara gelir. Dinî bir terim olmasının yanı sıra genel anlamda suç işleyen ya da hata yapan bir kişinin pişmanlık duyarak yaptığı cezalandırma eylemini ifade eder.

Örnek cümleler:

1. She went to the church to do penance for her sins. (Günahlarından dolayı kefaret yapmak için kiliseye gitti.)
2. After committing the crime, he turned himself in and accepted his penance. (Suç işledikten sonra kendini teslim etti ve cezasını kabul etti.)
3. The priest gave him a penance of saying ten Hail Marys. (Rahip ona on tane Ave Maria söyleme cezası verdi.)
4. She felt guilty for what she had done and decided to do penance by helping the poor. (Yaptığı şeyden dolayı suçluluk hissetti ve fakirlerin yardımıyla kefaret yapmaya karar verdi.)
5. The penance he received from the court was to do community service for six months. (Mahkemeden aldığı ceza altı ay boyunca toplum hizmeti yapmaktı.)
6. She refused to do penance for something she didn’t do. (Yapmadığı bir şey için kefaret yapmayı reddetti.)
7. He was assigned a penance of fasting for a week. (Bir hafta boyunca oruç tutma cezası aldı.)
8. The priest listened to his confession and gave him a penance of reciting the Lord’s Prayer. (Rahip onun itirafını dinledi ve Baba’larımızı okuma cezası verdi.)
9. She did penance by praying for forgiveness every day. (Her gün bağışlanma için dua ederek kefaret yaptı.)
10. His penance for stealing was to return what he had taken and apologize. (Çalma cezası olarak aldığı şeyi geri vermek ve özür dilemekti.)
11. The penance for lying was to tell the truth and make amends. (Yalan söyleme cezası gerçeği söylemek ve telafi etmekti.)
12. He felt relieved after doing his penance and asking for forgiveness. (Kefaret yaparak ve af dilemekle rahatlamış hissetti.)
13. The nun gave her a penance of helping out at the orphanage. (Rahibe ona yetimhanede yardım etme cezası verdi.)
14. The penance for breaking the rules was to do extra chores. (Kuralları ihlal etme cezası ek iş yapmaktı.)
15. He was given a penance of making a donation to a charity. (Bir yardım kuruluşuna bağış yapma cezası verildi.)
16. The penance for cheating on the exam was to retake it. (Sınavda kopya çekme cezası tekrar yapmaktı.)
17. She accepted her penance and promised not to repeat her mistake. (Cezasını kabul etti ve hat

asını tekrarlamayacağına söz verdi.)
18. The priest advised him to do penance for his sins to cleanse his soul. (Rahip ona ruhunu temizlemek için günahları için kefaret yapmasını önerdi.)

19. She decided to do penance by giving up her bad habits. (Kötü alışkanlıklarından vazgeçerek kefaret yapmaya karar verdi.)
20. The penance for causing harm to someone was to apologize and make restitution. (Birine zarar vermenin cezası özür dilemek ve tazminat ödemekti.)