Unjust İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unjust İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unjust

Unjust kelimesinin Türkçe anlamı “haksız” veya “adaletsiz” olarak tanımlanabilir. Aşağıda, “unjust” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır:

  1. Helen felt that the punishment was unjust because she didn’t do anything wrong. (Helen, hiçbir şey yapmadığı için cezanın haksız olduğunu hissetti.)
  2. The judge ruled that the verdict was unjust and ordered a retrial. (Yargıç, kararın haksız olduğunu ve yeniden yargılama yapılmasını emretti.)
  3. It is unjust to discriminate against people because of their race, religion, or gender. (Irkı, dinini veya cinsiyetini nedeniyle insanları ayrımcılığa maruz bırakmak haksızdır.)
  4. The company’s policy of firing employees without warning was deemed unjust by the labor union. (Şirketin uyarı yapmadan çalışanları işten çıkarması, işçi sendikası tarafından haksız olarak değerlendirildi.)
  5. The government’s decision to cut funding for education was seen as unjust by many parents and educators. (Hükümetin eğitim için finansmanı kesme kararı, birçok ebeveyn ve eğitimcinin gözünde haksız olarak görüldü.)
  6. The law is supposed to be just, but sometimes it can be unjust in its application. (Kanun adil olması gerekiyor, ancak bazen uygulaması haksız olabilir.)
  7. The students protested against the university’s unjust grading system. (Öğrenciler, üniversitenin haksız notlama sistemine karşı protesto düzenledi.)
  8. The dictator’s unjust rule led to widespread poverty and suffering among the people. (Diktatörün haksız yönetimi, halk arasında yaygın yoksulluğa ve acılara neden oldu.)
  9. It would be unjust to blame the entire team for the mistake of one player. (Bir oyuncunun hatası için tüm takımı suçlamak haksız olurdu.)
  10. The company’s CEO was criticized for his unjust treatment of employees. (Şirketin CEO’su, çalışanlara haksız muamelesi nedeniyle eleştirildi.)
  11. The government’s decision to impose a curfew on the entire city was seen as unjust by many residents. (Hükümetin tüm şehre sokağa çıkma yasağı getirme kararı, birçok yerli tarafından haksız olarak görüldü.)
  12. The criminal justice system is often criticized for being unjust towards minorities and low-income individuals. (Ceza adalet sistemi, sıklıkla azınlıklara ve düşük gelirli bireylere karşı haksız olduğu için eleştirilir.)
  13. The landlord’s refusal to return the security deposit was deemed unjust by the tenant. (Ev sahibinin teminatı geri verm

emesi, kiracı tarafından haksız olarak değerlendirildi.)
14. The coach’s decision to bench a star player for a minor offense was seen as unjust by fans. (Antrenörün, küçük bir suç için bir yıldız oyuncuyu yedek kulübesine çekme kararı, hayranlar tarafından haksız olarak görüldü.)

  1. The company’s promotion policy was criticized for being unjust towards women and minorities. (Şirketin terfi politikası, kadınlar ve azınlıklara karşı haksız olduğu için eleştirildi.)
  2. The union leader accused the employer of unjustly firing workers who were trying to unionize. (Sendika lideri, sendikalaşmaya çalışan işçileri haksız şekilde işten çıkarmakla işvereni suçladı.)
  3. The judge’s decision to give a light sentence to a wealthy defendant was seen as unjust by the victim’s family. (Yargıcın, zengin bir sanığa hafif bir ceza verme kararı, mağdurun ailesi tarafından haksız olarak görüldü.)
  4. It’s unjust to blame the victim for a crime committed against them. (Birine karşı işlenen bir suç için kurbanı suçlamak haksızdır.)
  5. The politician’s decision to cut social welfare programs was seen as unjust by many citizens. (Politikacının sosyal refah programlarını kesme kararı, birçok vatandaş tarafından haksız olarak görüldü.)
  6. The company’s decision to lay off employees during a pandemic was seen as unjust by many people. (Şirketin pandemi sırasında çalışanları işten çıkarma kararı, birçok insan tarafından haksız olarak görüldü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.