Passionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Passionless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Passionless

Passionless, tutkusuz ya da duygu yoksunu anlamlarına gelir. Bu kelime, kişilerin ya da durumların tutkudan uzak ya da ilgisiz olduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She looked at him with a passionless expression on her face. (O, yüzünde tutkusuz bir ifadeyle ona baktı.)
  2. The passionless speech failed to inspire the audience. (Tutkusuz konuşma, izleyicileri etkilemeyi başaramadı.)
  3. He led a passionless life, devoid of any excitement or joy. (O, heyecan veya mutluluk gibi herhangi bir duygu olmadan tutkusuz bir hayat yaşadı.)
  4. Her passionless attitude towards the project annoyed her colleagues. (Projeyle ilgili tutkusuz tavırları, meslektaşlarını rahatsız etti.)
  5. He spoke in a passionless voice, making it hard for anyone to understand him. (O, tutkusuz bir ses tonuyla konuşarak herkesin onu anlamasını zorlaştırdı.)
  6. The passionless performance of the actors left the audience bored. (Oyuncuların tutkusuz performansı, izleyicileri sıktı.)
  7. The passionless painting failed to impress the art critics. (Tutkusuz resim, sanat eleştirmenlerini etkilemeyi başaramadı.)
  8. Her passionless love for him made him feel unappreciated. (Ona duyduğu tutkusuz sevgi, kendisini değersiz hissettirdi.)
  9. The passionless romance in the movie left the viewers disappointed. (Filmdeki tutkusuz romantizm, izleyicileri hayal kırıklığına uğrattı.)
  10. He lived a passionless existence, going through life without any real purpose. (O, gerçek bir amacı olmadan hayatını tutkusuz bir şekilde yaşadı.)
  11. Her passionless kiss on his cheek made him feel rejected. (Yanağındaki tutkusuz öpücük, onu reddedilmiş hissettirdi.)
  12. The passionless music failed to capture the essence of the song. (Tutkusuz müzik, şarkının özünü yakalayamadı.)
  13. The passionless debate failed to convince anyone of their argument. (Tutkusuz tartışma, hiç kimsenin argümanlarını ikna etmesini sağlayamadı.)
  14. Her passionless response to his proposal made him feel unloved. (Onun teklifine verdiği tutkusuz yanıt, onu sevilmemiş hissettirdi.)
  15. The passionless book failed to capture the readers’ attention. (Tutkusuz kitap, okuyucuların ilgisini çekmeyi başaramadı.)
  16. His passionless expression during the interview cost him the job. (Mülakatta gösterdiği tutkusuz ifade, onun işini kaybetmesine neden oldu.)
  17. The passionless performance of the sports team disappointed their fans. (Spor takımının tutkusuz performansı,

taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı.)
18. Her passionless cooking made the food taste bland. (Onun tutkusuz yemekleri, yemeğin tadını sıradanlaştırdı.)

  1. The passionless presentation failed to impress the investors. (Tutkusuz sunum, yatırımcıları etkilemeyi başaramadı.)
  2. His passionless approach to life left him feeling unfulfilled. (Hayata tutkusuz bir yaklaşımı olması, onun tatminsiz hissetmesine neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.