Passage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Passage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Passage (noun) – an act or instance of passing from one place, condition, or stage to another.

1. As I was walking through the passage, I bumped into a wall.
   ( Geçit boyunca yürürken, bir duvara çarptım.)

2. The passage from childhood to adulthood can be a difficult one.
   (Çocukluktan yetişkinliğe geçiş zor olabilir.)

3. The passage of time can heal all wounds.
   (Zamanın geçişi, tüm yaraları iyileştirebilir.)

4. The passage of the bill was met with great enthusiasm by the supporters.
   (Tasarının geçişi, destekçiler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı.)

5. The narrow passage between the two buildings was blocked off for construction.
   (İki binanın arasındaki dar geçiş, inşaat için kapatıldı.)

6. The passage of the train could be felt through the ground.
   (Trenin geçişi, yerden hissedilebilirdi.)

7. The passage of the comet was a sight to behold.
   (Kuyruklu yıldızın geçişi, görülmeye değer bir manzaraydı.)

8. The passage of the new law brought about many changes in the legal system.
   (Yeni yasanın geçişi, hukuk sistemimizde birçok değişikliğe neden oldu.)

9. The passage of the river through the valley was a magnificent sight.
   (Nehrin vadiden geçişi, muhteşem bir manzaraydı.)

10. The passage of air through the lungs is necessary for respiration.
    (Hava akışının akciğerlerden geçişi, solunum için gereklidir.)

11. The passage of the marathon runners through the city was a festive event.
    (Maraton koşucularının şehirden geçişi, kutlamalı bir etkinlikti.)

12. The passage of the disease from one person to another can be prevented with good hygiene.
    (Hastalığın bir kişiden diğerine geçişi, iyi hijyen ile önlenebilir.)

13. The passage of the ball from player to player was seamless.
    (Topun oyuncudan oyuncuya geçişi sorunsuzdu.)

14. The passage of the ship through the narrow channel was a risky maneuver.
    (Geminin dar kanaldan geçişi riskli bir manevraydı.)

15. The passage of the hikers through the dense forest was slow and arduous.
    (Yürüyüşçülerin yoğun orman içinden geçişi yavaş ve zahmetliydi.)

16. The passage of electricity through the wire can be dangerous if not handled properly.
    (Elektrik akımının tel üzerinden geçişi, doğru şekilde ele alınmazsa tehlikeli olabilir.)

17. The passage of the seasons can be seen in the changing colors of the leaves.
    (Sezonların geçişi, yaprakların renk değiştirmesiyle görülebilir.)

18. The passage of the asteroid near Earth caused a stir in the scientific community.
    (Dünya’ya yakın geçen asteroidin geçişi, bilimsel toplulukta heyecan yarattı.)

19. The passage of the message from one person to another was like playing a game of telephone.
    (Mesajın bir kişiden diğer

ine geçişi, telefon oyunu oynamaya benziyordu.)

20. The passage of the airplane through the clouds was a surreal experience.
    (Uçağın bulutların üzerinden geçişi, gerçeküstü bir deneyimdi.)

Examples of Usage in a Sentence