Outsize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outsize İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Outsize İle İlgili Cümleler

Outsize, “standart ölçülerden daha büyük olan” anlamına gelir.

  1. She struggled to find clothes that fit her outsize figure. (O, bedenine uygun kıyafetler bulmakta zorlandı.)
  2. The company specializes in outsize garments for larger customers. (Şirket, daha büyük müşteriler için büyük beden kıyafetlerde uzmandır.)
  3. He always felt self-conscious about his outsize feet. (O, daima büyük ayaklarından dolayı kendini utangaç hissederdi.)
  4. The store had a limited selection of outsize clothing. (Mağazada sınırlı bir büyük beden giyim seçeneği vardı.)
  5. The outsize piano dominated the small room. (Büyük piyano küçük odada baskındı.)
  6. The outsize portions at the restaurant were too much for me to finish. (Restorandaki büyük porsiyonlar benim bitirmem için fazlaydı.)
  7. The outsize package was too big to fit in my mailbox. (Büyük paket benim posta kutuma sığmıyordu.)
  8. She needed an outsize bed to accommodate her tall frame. (O, uzun boylu yapısını sığdırmak için büyük bir yatağa ihtiyacı vardı.)
  9. The outsize luggage was difficult to carry through the airport. (Büyük boyutlu bagaj havaalanında taşınması zordu.)
  10. The outsize chair was perfect for the oversized guest. (Büyük boyutlu sandalye, aşırı büyük konuk için mükemmeldi.)
  11. The outsize sculpture was an impressive sight. (Büyük boyutlu heykel etkileyici bir görüntüydü.)
  12. The outsize vehicle barely fit in the narrow street. (Büyük araç dar sokakta zorlukla sığdı.)
  13. He had to buy an outsize helmet to fit his large head. (O, büyük kafasına uyacak büyük bir kask satın almak zorunda kaldı.)
  14. The outsize plant required a lot of space to grow. (Büyük boyutlu bitki büyümek için çok fazla alana ihtiyaç duydu.)
  15. The outsize dog towered over the other animals at the park. (Büyük köpek parktaki diğer hayvanların üzerinde yükseliyordu.)
  16. She felt embarrassed about her outsize hips. (O, büyük kalçalarından dolayı utanıyordu.)
  17. The outsize telescope allowed them to see the stars in greater detail. (Büyük teleskop, yıldızları daha ayrıntılı olarak görmelerine izin verdi.)
  18. The outsize shirt hung loosely on his thin frame. (Büyük gömlek, ince yapısında gevşek duruyordu.)
  19. The outsize couch took up most of the living room space. (Büyük kanepe, oturma odasının çoğunu kapladı.)
  20. She needed an outsize wedding dress for her big

day. (O, büyük günü için büyük bir gelinlik ihtiyacı vardı.)

(Note: The last sentence was cut off. Here is the full sentence again: She needed an outsize wedding dress for her big day.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.