Orand-Outang İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Orand-Outang İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Orangutan

Orangutan, Malayca’da “orman adamı” anlamına gelen büyük bir insansı maymun türüdür.

1. Orangutans are native to the rainforests of Borneo and Sumatra. (Orangutanlar, Borneo ve Sumatra’nın yağmur ormanlarında doğal olarak bulunurlar.)
2. The orangutan is the largest tree-dwelling animal in the world. (Orangutan, dünyadaki en büyük ağaçta yaşayan hayvandır.)
3. Orangutans are highly intelligent primates and have been observed using tools in the wild. (Orangutanlar son derece zeki primatlardır ve doğada araç-gereç kullanırken gözlemlenmiştir.)
4. The orangutan’s diet mainly consists of fruit and leaves. (Orangutanların diyeti genellikle meyve ve yapraklardan oluşur.)
5. Sadly, orangutans are an endangered species due to deforestation and illegal hunting. (Maalesef, ormanların yok edilmesi ve yasadışı avlanma nedeniyle orangutanlar tehlike altındaki bir türdür.)
6. Orangutans are known for their distinctive reddish-brown fur and long, powerful arms. (Orangutanlar, kendilerine özgü kızıl-kahverengi kürkleri ve uzun, güçlü kollarıyla tanınırlar.)
7. The word “orangutan” is derived from the Malay words “orang” (man) and “hutan” (forest). (Orangutan kelimesi, Malayca “orang” (insan) ve “hutan” (orman) kelimelerinden türetilmiştir.)
8. Orangutans are mainly solitary animals, with males and females only coming together to mate. (Orangutanlar genellikle yalnız hayvanlardır ve erkekler ve dişiler sadece çiftleşmek için bir araya gelirler.)
9. The average lifespan of an orangutan in the wild is around 30-40 years. (Doğal ortamda orangutanların ortalama ömrü yaklaşık 30-40 yıldır.)
10. Orangutans are capable of making a variety of vocalizations, including long calls and grunts. (Orangutanlar, uzun çağrılar ve homurtular da dahil olmak üzere çeşitli sesler çıkarabilirler.)
11. The orangutan is one of the closest living relatives of humans, sharing around 97% of our DNA. (Orangutan, insanların en yakın yaşayan akrabalarından biridir ve DNA’mızın yaklaşık %97’sini paylaşır.)
12. Orangutans have been known to use large leaves as umbrellas to protect themselves from the rain. (Orangutanlar, kendilerini yağmurdan korumak için büyük yaprakları şemsiye olarak kullanırlar

13. Infant orangutans spend the first two years of their lives clinging to their mother’s fur. (Yavru orangutanlar, ilk iki yılını annelerinin tüylerine yapışarak geçirirler.)
14. Orangutans are excellent climbers and can move through the trees with ease. (Orangutanlar mükemmel tırmanıcıdır ve ağaçlar arasında kolayca hareket edebilirler.)
15. The habitat of orangutans is being destroyed at an alarming rate, with around 80% of their habitat lost in the last two decades. (Orangutanların yaşam alanı alarm verici bir hızla yok ediliyor ve son iki dekatta yaklaşık %80’i kaybedildi.)
16. Female orangutans only give birth once every 6-8 years, which makes them highly vulnerable to population declines. (Dişi orangutanlar sadece 6-8 yılda bir doğum yaparlar, bu da nüfus düşüşlerine karşı son derece savunmasız hale getirir.)
17. The destruction of orangutan habitats is mainly caused by human activities such as logging and palm oil production. (Orangutanların yaşam alanlarının yok edilmesi, özellikle ağaç kesimi ve palmiye yağı üretimi gibi insan faaliyetleri nedeniyle olmaktadır.)
18. Orangutans have been observed using sticks to extract insects from tree bark, demonstrating their tool-making abilities. (Orangutanlar, ağaç kabuğundan böcekleri çıkarmak için sopalar kullanırken araç yapma becerilerini sergilemiştir.)
19. Efforts are being made to protect orangutan habitats and increase awareness of their plight. (Orangutanların yaşam alanlarını korumak ve onların durumuyla ilgili farkındalığı artırmak için çaba sarf ediliyor.)
20. The illegal trade in orangutans as pets or for other purposes is a major threat to their survival. (Orangutanların evcil hayvan olarak veya diğer amaçlarla yasadışı ticareti, onların hayatta kalması için büyük bir tehdit oluşturuyor.)