Oral İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oral İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Oral İle İlgili Cümleler

Anlam: Ağız veya sözlü olarak yapılan şeylere ilişkin.

1. I have an oral presentation tomorrow. (Yarın sözlü bir sunumum var.)
2. The doctor conducted an oral examination. (Doktor bir ağız muayenesi yaptı.)
3. I prefer oral communication to written communication. (Yazılı iletişim yerine sözlü iletişimi tercih ederim.)
4. The lawyer presented an oral argument in court. (Avukat mahkemede sözlü bir argüman sundu.)
5. The student gave an oral report on the topic. (Öğrenci konuyla ilgili bir sözlü rapor verdi.)
6. The company requires an oral agreement before proceeding. (Şirket devam etmeden önce sözlü bir anlaşma gerektirir.)
7. The professor gave an oral exam to his students. (Profesör öğrencilerine sözlü bir sınav verdi.)
8. Oral hygiene is important for maintaining healthy teeth. (Sağlıklı dişler için ağız hijyeni önemlidir.)
9. I always prefer oral history over written history. (Her zaman yazılı tarihten sözlü tarihi tercih ederim.)
10. The police officer took an oral statement from the witness. (Polis memuru şahitten sözlü bir ifade aldı.)
11. The language class focuses on developing oral skills. (Dil sınıfı sözlü becerilerin geliştirilmesine odaklanır.)
12. The company policy prohibits any oral agreements. (Şirket politikası herhangi bir sözlü anlaşmayı yasaklar.)
13. The doctor prescribed an oral medication for the patient. (Doktor hastaya sözlü bir ilaç reçete etti.)
14. The teacher asked the student to give an oral presentation on the topic. (Öğretmen öğrenciden konuyla ilgili bir sözlü sunum yapmasını istedi.)
15. The company requires an oral confirmation of the order. (Şirket siparişin sözlü onayını gerektirir.)
16. The therapist provided oral instructions for the exercises. (Terapist egzersizler için sözlü talimatlar sağladı.)
17. The team conducted an oral review of the project. (Ekip projenin sözlü bir incelemesini yaptı.)
18. Oral storytelling has been an important part of many cultures. (Sözlü anlatım birçok kültür için önemli bir parça olmuştur.)
19. The teacher gave an oral quiz to the class. (Öğretmen sınıfa sözlü bir sınav verdi.)
20. The company requires an oral confirmation before processing the order. (Şirket siparişi işlemeden önce sözlü onay gerektirir.)

21. The dentist recommended oral surgery for the impacted tooth. (Diş hekimi sıkışmış diş için ağız cerrahisi önerdi.)
22. The student practiced his oral skills by giving presentations. (Öğrenci sunumlar yaparak sözlü becerilerini pratik yaptı.)
23. Oral traditions are an important part of indigenous cultures. (Sözlü gelenekler yerli kültürlerin önemli bir parçasıdır.)
24. The lawyer requested an oral deposition from the witness. (Avukat şahitten sözlü bir ifade talep etti.)
25. The company policy requires an oral contract for any major deals. (Şirket politikası herhangi büyük anlaşmalar için sözlü bir sözleşme gerektirir.)
26. The doctor provided oral instructions for taking the medication. (Doktor ilacın nasıl alınacağına dair sözlü talimatlar sağladı.)
27. The teacher assessed the students’ oral communication skills. (Öğretmen öğrencilerin sözlü iletişim becerilerini değerlendirdi.)
28. Oral sex is a form of sexual activity. (Oral seks cinsel aktivitenin bir türüdür.)
29. The committee held an oral hearing on the proposed project. (Komite önerilen proje hakkında sözlü bir duruşma düzenledi.)
30. The company requires an oral agreement before signing the contract. (Şirket sözleşmeyi imzalamadan önce sözlü bir anlaşma gerektirir.)