Or So İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Or So İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

So

So kelimesi, bir sonuç veya sonuca ulaşmak için yapılan bir eylemin sonucunu belirtmek veya bir durum veya olayın nedenini açıklamak için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. So I decided to quit my job and start my own business. (Bu yüzden işimi bırakıp kendi işimi kurmaya karar verdim.)
2. He was tired, so he went to bed early. (Yorgundu, bu yüzden erken yattı.)
3. So you want to be a doctor? (Yani doktor olmak istiyorsun?)
4. I don’t like coffee, so I always drink tea instead. (Kahveyi sevmem, bu yüzden hep çay içerim.)
5. He forgot his keys, so he couldn’t get into the house. (Anahtarlarını unuttu, bu yüzden eve giremedi.)
6. So what do you want to do tonight? (Peki, bu gece ne yapmak istersin?)
7. She loves music, so she plays the piano every day. (Müziği sever, bu yüzden her gün piyano çalar.)
8. He didn’t study for the test, so he failed. (Sınava çalışmadı, bu yüzden başarısız oldu.)
9. So that’s why you didn’t come to the party last night. (Yani, bu yüzden dün gece partiye gelmedin.)
10. She’s allergic to peanuts, so she can’t eat peanut butter. (Fıstık alerjisi var, bu yüzden fıstık ezmesi yiyemez.)
11. He’s a vegetarian, so he doesn’t eat meat. (Vejetaryen, bu yüzden et yemez.)
12. So what’s the plan for the weekend? (Peki, hafta sonu için plan ne?)
13. She’s afraid of heights, so she doesn’t like flying. (Yükseklik korkusu var, bu yüzden uçmaktan hoşlanmaz.)
14. He was running late, so he had to hurry. (Geç kalmıştı, bu yüzden acele etmek zorunda kaldı.)
15. So what do you think of the new movie? (Peki, yeni film hakkında ne düşünüyorsun?)
16. She’s a good student, so she always gets good grades. (İyi bir öğrenci, bu yüzden her zaman iyi notlar alır.)

18. He’s a talented musician, so he’s always in demand. (Yetenekli bir müzisyen, bu yüzden her zaman talep görür.)
19. She’s a great cook, so everyone loves her food. (Harika bir aşçı, bu yüzden herkes yemeğini sever.)
20. So you’re saying we should leave early tomorrow? (Yani, yarın erken çıkmalıyız diyorsun?)