Old-Timer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Old-Timer İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Old-Timer Nedir?


Old-Timer, genellikle yaşlı bir kişiyi ifade eden İngilizce bir terimdir. Bu terim, kişinin yaşına veya yaşına bağlı olarak bir iş, hobiler veya aktivitelerde uzmanlaşmış ve tecrübe sahibi olduğunu vurgulamak için de kullanılabilir.

Türkçe Anlamı:


Yaşlı kişi, tecrübeli kişi, eski kurt

Örnek Cümleler:


1. My grandfather is an old-timer in the world of photography. (Dedem, fotoğraf dünyasında bir eski kurt.)
2. John is an old-timer when it comes to fixing cars. (John, arabaları tamir etmek konusunda bir tecrübeli.)
3. The old-timer shared his stories of the good old days. (Eski kurt, eski günlere dair hikayelerini paylaştı.)
4. The old-timer knows all the best fishing spots. (Eski kurt, en iyi balık tutma yerlerinin hepsini biliyor.)
5. When it comes to gardening, my neighbor is an old-timer. (Bahçecilik konusunda, komşum bir eski kurt.)
6. The old-timer gave me some valuable advice about life. (Eski kurt, hayat hakkında bana değerli bir tavsiye verdi.)
7. The old-timer was a master at making homemade jam. (Eski kurt, ev yapımı reçel yapma konusunda ustaydı.)
8. In the small town, the old-timer was a respected member of the community. (Küçük kasabada, eski kurt toplumun saygı duyduğu bir üyesiydi.)
9. The old-timer told us about how things used to be done in the old days. (Eski kurt, eski günlerde neler yapıldığı hakkında bize anlattı.)
10. The old-timer was known for his delicious homemade pies. (Eski kurt, lezzetli ev yapımı pastalarıyla tanınırdı.)
11. The old-timer had a lot of knowledge about the history of the town. (Eski kurt, kasabanın tarihine dair çok bilgi sahibiydi.)
12. My uncle is an old-timer when it comes to playing chess. (Amcam, satranç oynamak konusunda bir eski kurt.)
13. The old-timer showed me how to fix my bike. (Eski kurt, bisikletimi nasıl tamir edeceğimi gösterdi.)
14. The old-timer was a skilled woodworker. (Eski kurt, ahşap işleri konusunda yetenekliydi.)
15. The old-timer was a war veteran and had many stories to tell. (Eski kurt, savaş gazisiydi ve anlatacak çok hikayesi vardı.)
16. The old-timer taught me how to fish when I was a kid. (Eski kurt, ben çocukken balık tutmayı öğretti.)
17. The old-timer was a font of knowledge about the local flora and

fauna. (Eski kurt, yerel bitki ve hayvanlar hakkında bilgi kaynağıydı.)
18. My grandmother is an old-timer when it comes to baking bread. (Beyaz ekmek yapmak konusunda büyükannem bir eski kurt.)

  1. The old-timer had a vast collection of antique cars. (Eski kurt, antika arabaların geniş bir koleksiyonuna sahipti.)
  2. The old-timer was a wise and respected member of the community. (Eski kurt, toplumun saygın ve bilge bir üyesiydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.