Old-Fashioned İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Old-Fashioned İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Old-Fashioned Nedir?

Old-fashioned, eskilere özgü olan, modası geçmiş, klasik anlamlarına gelir. Genellikle kıyafet, müzik, yemek, içecek ve yaşam tarzı gibi konularda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I love listening to old-fashioned jazz music. (Eskilere özgü caz müziğini dinlemeyi seviyorum.)
2. My grandfather wears old-fashioned suits. (Dedem eskilere özgü takımlar giyer.)
3. The restaurant serves old-fashioned burgers with no fancy toppings. (Restoran süsleme yapmadan sade old-fashioned burgerler servis ediyor.)
4. She decorates her house with old-fashioned furniture. (O, evini eskilere özgü mobilyalarla dekore eder.)
5. He prefers old-fashioned books over e-books. (O, e-kitapların aksine eskilere özgü kitapları tercih eder.)
6. My grandma’s old-fashioned cooking is the best. (Ninemim eskilere özgü yemekleri en iyisi.)
7. He still writes letters using old-fashioned pen and paper. (O hala old-fashioned kalem ve kağıt kullanarak mektuplar yazıyor.)
8. The old-fashioned street lamps add charm to the city. (Eskilere özgü sokak lambaları şehre çekicilik katıyor.)
9. My parents enjoy old-fashioned dances like waltz and foxtrot. (Annem babam vals ve foxtrot gibi eskilere özgü danslardan hoşlanırlar.)
10. The bar serves old-fashioned cocktails with classic recipes. (Bar klasik tariflerle old-fashioned kokteyller sunar.)
11. She wears old-fashioned hats that never go out of style. (O, hiç modası geçmeyen eskilere özgü şapkalar giyer.)
12. The old-fashioned ice cream parlor has been in business for over 50 years. (Eskilere özgü dondurma salonu 50 yılı aşkın süredir işletmede.)
13. He likes to listen to old-fashioned radio dramas from the 1940s. (O, 1940’lardan eskilere özgü radyo dramalarını dinlemeyi sever.)
14. My aunt makes old-fashioned pickles using her grandmother’s recipe. (Teyzem büyükannemin tarifiyle eskilere özgü turşu yapar.)
15. The museum has an exhibit of old-fashioned toys from the 1800s. (Müze 1800’lere ait eskilere özgü oyuncaklar sergiliyor.)
16. The vintage car show had many old-fashioned cars from the early 1900s. (Antika araba fuarı erken 1900’lere ait birçok eskilere özgü arabaya sahipti.)
17. He enjoys old-fashioned barbershops where they still use straight razors. (O, hala düz jilet kullanılan eskilere özgü berber dükkanlarından hoşlanır.)
18. The old-fashioned bakery makes the best pies in town

. (Eskilere özgü fırın kasabası şehirde en iyi pastaları yapar.)
19. She collects old-fashioned postcards from around the world. (O, dünya çapında eskilere özgü kartpostallar toplar.)

20. The old-fashioned watch was a family heirloom passed down for generations. (Eskilere özgü saat nesiller boyunca aktarılan bir aile mirasıydı.)