Obscure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obscure İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Obscure

İngilizce açıklama: difficult to understand; not well known

Obscure kelimesi “anlaşılması zor; pek bilinmeyen” anlamlarına gelmektedir.

  1. The meaning of his speech was obscure. (Onun konuşmasının anlamı anlaşılması zordu.)
  2. The movie’s plot was so obscure that I couldn’t follow it. (Filmin senaryosu o kadar anlaşılmazdı ki takip edemedim.)
  3. Her face was obscured by the shadow. (Yüzü gölge tarafından gizlendi.)
  4. The stars were obscured by the clouds. (Yıldızlar bulutlar tarafından gizlendi.)
  5. The meaning of the poem was obscure to me. (Şiirin anlamı bana anlaşılmazdı.)
  6. The origins of the ancient civilization remain obscure. (Eski medeniyetin kökenleri hala bilinmemektedir.)
  7. The obscure writer gained recognition after his death. (Anonim yazar ölümünden sonra tanınma kazandı.)
  8. The obscure band was discovered by a record label. (Gizli kalmış müzik grubu bir plak şirketi tarafından keşfedildi.)
  9. The obscure language is spoken only in a small village. (Anlaşılmayan dil sadece küçük bir köyde konuşulur.)
  10. The painting’s meaning was obscure to most viewers. (Tablonun anlamı çoğu izleyici için anlaşılmazdı.)
  11. The obscure musician played in small bars before becoming famous. (Anonim müzisyen ünlü olmadan önce küçük barlarda çalıyordu.)
  12. The book was written in an obscure language that few people knew. (Kitap az kişinin bildiği anlaşılmaz bir dille yazılmıştı.)
  13. The obscure reference made in the movie confused many viewers. (Filmde yapılan anlaşılmayan referans pek çok izleyiciyi kafası karıştırdı.)
  14. The obscure history of the village was uncovered by a local historian. (Köyün anlaşılmayan tarihi yerel bir tarihçi tarafından ortaya çıkarıldı.)
  15. The obscure symbol on the map was eventually deciphered. (Haritadaki anlaşılmayan sembol sonunda çözüldü.)
  16. The obscure author’s works were finally translated into English. (Anonim yazarın eserleri sonunda İngilizce’ye çevrildi.)
  17. The obscure details of the experiment were left out of the report. (Deneyin anlaşılmayan detayları rapordan çıkarıldı.)
  18. The obscure object in the sky turned out to be a weather balloon. (Gökyüzündeki anlaşılmayan nesne sonunda bir hava balonu olduğu ortaya çıktı.)
  19. The obscure passage in the book held the key to solving the mystery. (Kitaptaki anlaşılmayan bölüm gizemi çözmek için anahtardı.)
  20. The obscure plant species was discovered in a remote rainforest. (Anlaşılmayan bitki t

ürk yağmur ormanlarında keşfedildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.