Notoriety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Notoriety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Notoriety (Kötü Şöhret):

Notoriety kelimesi, kişinin ya da bir şeyin kötü bir üne sahip olması anlamına gelir.

  1. Despite his notoriety, the controversial author’s books continue to sell well. (Kötü ününe rağmen, tartışmalı yazarın kitapları iyi satıyor.)
  2. The notorious criminal was finally caught by the police after years of hiding. (Kötü şöhretli suçlu yıllarca saklandıktan sonra sonunda polis tarafından yakalandı.)
  3. The actress gained notoriety after a scandalous video of her went viral on the internet. (Oyuncu, internette viral olan bir skandal video sonrası kötü şöhret kazandı.)
  4. His notoriety as a liar made it difficult for him to find a job. (Yalancı olarak kötü ünü, onun iş bulmasını zorlaştırdı.)
  5. The restaurant earned notoriety for serving food that was often undercooked. (Restoran, genellikle yarı pişmiş yemekler servis ettiği için kötü şöhret kazandı.)
  6. The politician’s notoriety for corruption led to his downfall. (Siyasetçinin yolsuzlukla ilgili kötü şöhreti onun çöküşüne neden oldu.)
  7. The athlete’s notoriety for doping cast a shadow over his entire career. (Sporcu, doping konusundaki kötü şöhreti, tüm kariyerinin üzerine gölge düşürdü.)
  8. The company’s notoriety for unethical business practices damaged its reputation. (Etik olmayan iş uygulamaları konusundaki kötü şöhreti, şirketin itibarına zarar verdi.)
  9. The musician’s notoriety for being difficult to work with made it hard for him to collaborate with other artists. (Sanatçının işbirliği yapması zor olan kötü şöhreti, diğer sanatçılarla işbirliği yapmasını zorlaştırdı.)
  10. The town’s notoriety for crime made it a less desirable place to live. (Suç konusundaki kötü şöhreti, yaşanacak daha az tercih edilen bir yer haline getirdi.)
  11. The actor’s notoriety for his bad temper led to him being fired from several film sets. (Oyuncunun öfkeli tavırları konusundaki kötü şöhreti, birkaç film setinden kovulmasına neden oldu.)
  12. The artist’s notoriety for controversial artwork brought him fame and infamy in equal measure. (Sanatçının tartışmalı sanat eserleri konusundaki kötü şöhreti, ona eşit derecede şöhret ve kötü şöhret getirdi.)
  13. The neighborhood’s notoriety for noise complaints made it difficult for residents to sleep at night. (Gürültü şikayetleri konusundaki kötü şöhreti, mahalle sakinlerinin gece uyumasını zorlaştırdı.)
  14. The brand’s notoriety

for using child labor in their factories caused widespread outrage. (Fabrikalarında çocuk işçi kullanma konusundaki kötü şöhreti, markanın geniş çapta tepki çekmesine neden oldu.)
15. The author’s notoriety for plagiarizing other people’s work ruined her writing career. (Başkalarının çalışmalarını çalma konusundaki kötü şöhreti, yazarlık kariyerini bitirdi.)

  1. The hotel’s notoriety for bed bugs led to a decrease in bookings. (Böcek sorunu konusundaki kötü şöhreti, otelin rezervasyonlarında azalmaya neden oldu.)
  2. The politician’s notoriety for making offensive comments caused many people to boycott his speeches. (Aşağılayıcı açıklamalar yapma konusundaki kötü şöhreti, birçok kişinin konuşmalarını boykot etmesine neden oldu.)
  3. The fashion designer’s notoriety for copying other designers’ work made her a target of criticism in the industry. (Diğer tasarımcıların çalışmalarını kopyalama konusundaki kötü şöhreti, moda endüstrisinde eleştiriye maruz kaldı.)
  4. The restaurant’s notoriety for poor hygiene caused it to be shut down by health inspectors. (Hijyen konusundaki kötü şöhreti, sağlık denetçileri tarafından kapatılmasına neden oldu.)
  5. The musician’s notoriety for canceling concerts at the last minute angered many fans. (Son dakika konserlerini iptal etme konusundaki kötü şöhreti, birçok hayranı öfkelendirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.