Unevenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unevenly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unevenly

Unevenly kelimesi Türkçe’de “dengesiz bir şekilde” anlamına gelir. Bir şeyin eşit veya düzgün olmayan şekilde dağıtıldığını veya yapıldığını ifade eder.

1. The cake was cut unevenly, so some pieces were much larger than others. (Pasta dengesiz kesildi, bu yüzden bazı parçaları diğerlerinden çok daha büyüktü.)
2. The paint was applied unevenly, leaving streaks and splotches on the wall. (Boya dengesiz şekilde uygulandı, duvarda çizgiler ve lekeler bıraktı.)
3. The weight was distributed unevenly across the bar, causing it to wobble. (Ağırlık barın üzerine dengesiz şekilde dağıtıldığı için sallandı.)
4. The competition was unevenly matched, with one team clearly superior to the other. (Yarışma dengesiz şekilde eşleştirildi, bir takım diğerinden açıkça üstündü.)
5. The road was paved unevenly, causing cars to bounce and jostle. (Yol dengesiz bir şekilde döşenmişti, arabaların zıplamasına ve sarsılmasına neden oldu.)
6. The rainfall was distributed unevenly, with some areas receiving more than others. (Yağmur düzensiz şekilde dağıtıldı, bazı bölgeler diğerlerinden daha fazla yağmur aldı.)
7. The workload was distributed unevenly, with some team members carrying a heavier burden than others. (İş yükü dengesiz şekilde dağıtıldı, bazı takım üyeleri diğerlerinden daha ağır bir yük taşıdı.)
8. The heat was distributed unevenly throughout the room, making some areas much warmer than others. (Isı odanın içinde dengesiz şekilde dağıtıldı, bazı bölgeler diğerlerinden çok daha sıcak oldu.)
9. The lighting in the room was unevenly distributed, leaving some areas dimly lit. (Odadaki aydınlatma dengesiz şekilde dağıtıldı, bazı bölgeler loş kaldı.)
10. The quality of the products varied unevenly, with some being excellent and others subpar. (Ürünlerin kalitesi dengesiz şekilde değişiyordu, bazıları mükemmel iken diğerleri vasattı.)
11. The distribution of wealth in the country was uneven, with a small percentage of the population holding the majority of the wealth. (Ülkedeki servet dağılımı dengesizdi, nüfusun küçük bir yüzdesi büyük çoğunluğu elinde tutuyordu.)
12. The workload was unevenly distributed between the two departments, with one being overloaded and the other underutilized. (İş yükü iki bölüm arasında dengesiz şekilde dağıtıldı, biri aşırı yüklüyken diğeri kullanılmadı.)
13. The traffic was moving unevenly due to the construction on the road. (Yol

14. The surface of the basketball court was uneven, making it difficult for players to dribble and shoot. (Basketbol sahasının yüzeyi düzensizdi, oyuncuların top sürmesi ve şut çekmesi zorlaştı.)
15. The temperature in the greenhouse was uneven, with some plants wilting from the heat while others thrived. (Sera içindeki sıcaklık dengesizdi, bazı bitkiler sıcaktan solarken diğerleri gelişti.)
16. The distribution of resources was uneven across the country, with some regions having access to more than others. (Kaynakların dağılımı ülkede dengesizdi, bazı bölgeler diğerlerinden daha fazla kaynağa erişebiliyordu.)
17. The speaker’s voice was uneven, with some words being louder than others. (Konuşmacının sesi dengesizdi, bazı kelimeler diğerlerinden daha yüksek sesle söylendi.)
18. The lighting on the stage was uneven, casting shadows on some parts of the set. (Sahnede aydınlatma dengesizdi, setin bazı bölümlerine gölge düşürdü.)
19. The flavors in the dish were uneven, with some bites being overly spicy while others lacked seasoning. (Yemekteki lezzetler dengesizdi, bazı lokmalar aşırı baharatlıyken diğerleri tatlandırmadan yoksundu.)
20. The distribution of workload was uneven between the employees, causing some to feel overworked and others underutilized. (İş yükünün dağılımı çalışanlar arasında dengesizdi, bazıları aşırı çalışmış hissederken diğerleri boşta kalmıştı.)