Diddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Diddle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Diddle Nedir?

Diddle, bir nesneyi hızlıca hareket ettirerek bir şeyleri yapmayı ifade eden bir İngilizce deyimdir. Türkçe’de “hızlıca yapmak” veya “şaklabanlık yapmak” olarak çevrilebilir.

Örnek Cümleler:

  1. I can diddle this task in no time. (Bu işi hiç zaman kaybetmeden halledebilirim.)
  2. Stop diddling around and get back to work. (Etrafta şaklabanlık yapmayı bırak ve işine geri dön.)
  3. She’s always diddling with her phone during meetings. (Toplantılarda sürekli telefonuyla oynuyor.)
  4. He tried to diddle the system to get ahead. (Öne geçmek için sistemi oynamaya çalıştı.)
  5. Don’t diddle me around, I need a straight answer. (Benimle şaklabanlık yapma, net bir cevap istiyorum.)
  6. The kids were diddling with the toys in the playroom. (Çocuklar oyun odasında oyuncaklarla oynuyorlardı.)
  7. She’s always diddling with her hair when she’s nervous. (Sinirli olduğunda saçlarıyla oynuyor.)
  8. He got caught trying to diddle the exam. (Sınava hile yapmaya çalışırken yakalandı.)
  9. The politician was accused of diddling public funds. (Politikacı kamu fonlarını oynattığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)
  10. Stop diddling with the remote control and just pick a channel. (Uzaktan kumandayla oynamayı bırak ve sadece bir kanal seç.)
  11. She always diddles her pencil when she’s thinking. (Düşündüğünde kalemiyle oynuyor.)
  12. The company was accused of diddling customers with hidden fees. (Şirket, gizli ücretlerle müşterileri oyalamakla suçlandı.)
  13. He’s always diddling with his computer settings. (Sürekli bilgisayar ayarlarıyla oynuyor.)
  14. She tried to diddle her way out of a traffic ticket. (Trafik cezasından kurtulmak için hile yapmaya çalıştı.)
  15. Stop diddling with your food and just eat it. (Yemeğinle oynamayı bırak ve sadece ye.)
  16. The magician diddled the audience with his sleight of hand. (Sihirbaz el oyunlarıyla izleyicileri oyaladı.)
  17. She’s always diddling with the thermostat to get the perfect temperature. (Mükemmel sıcaklığı elde etmek için sürekli termostatla oynuyor.)
  18. He diddled his way into her heart with his charming smile. (Çekici gülümsemesiyle kalbine girmeyi başardı.)
  19. The con artist diddled people out of their life savings. (Dolandırıcı, insanların hayat birikimlerini aldattı.)
  20. Stop diddling with the volume and just watch the movie. (Sesiyle o

yn ve sadece filmi izle.)

Bu örnek cümlelerde, “diddle” ifadesi genellikle bir nesneyi oynatmak, hızlı bir şekilde hareket ettirmek, hile yapmak veya şaklabanlık yapmak anlamlarında kullanılmıştır. Örneğin, “He tried to diddle the system to get ahead” cümlesinde “diddle”, sistemi manipüle etmek anlamında kullanılmıştır. “The magician diddled the audience with his sleight of hand” cümlesinde ise “diddle”, izleyicileri oyalamak için sihirbazın kullandığı hile anlamında kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.