Nonchalantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nonchalantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nonchalantly Nedir?


Nonchalantly, Türkçede “umursamaz bir şekilde” anlamına gelir. Kişi veya davranış için kayıtsız bir tavır sergilemek anlamında kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. He nonchalantly tossed the ball over his shoulder. (O, topu umursamaz bir şekilde omuzuna attı.)
  2. She nonchalantly sipped her coffee and checked her phone. (O, kahvesini umursamaz bir şekilde yudumladı ve telefonunu kontrol etti.)
  3. He nonchalantly shrugged off the criticism. (O, eleştiriyi umursamaz bir şekilde reddetti.)
  4. She nonchalantly walked into the meeting room and took a seat. (O, umursamaz bir şekilde toplantı odasına girdi ve yerine oturdu.)
  5. He nonchalantly tossed his coat onto the chair. (O, ceketini umursamaz bir şekilde sandalyeye attı.)
  6. She nonchalantly told him she didn’t care. (O, umursamaz bir şekilde ona umursamadığını söyledi.)
  7. He nonchalantly flicked his cigarette onto the ground. (O, sigarasını umursamaz bir şekilde yere attı.)
  8. She nonchalantly smiled and continued with her work. (O, umursamaz bir şekilde gülümsedi ve işine devam etti.)
  9. He nonchalantly leaned against the wall and checked his watch. (O, umursamaz bir şekilde duvara yaslandı ve saatin kontrol etti.)
  10. She nonchalantly flipped through the magazine. (O, umursamaz bir şekilde dergiyi karıştırdı.)
  11. He nonchalantly told her he was leaving. (O, umursamaz bir şekilde ona ayrılacağını söyledi.)
  12. She nonchalantly waved goodbye and walked away. (O, umursamaz bir şekilde el salladı ve uzaklaştı.)
  13. He nonchalantly ignored the warning and continued. (O, umursamaz bir şekilde uyarıyı görmezden geldi ve devam etti.)
  14. She nonchalantly hummed a tune while she worked. (O, umursamaz bir şekilde işine devam ederken bir ezgi mırıldandı.)
  15. He nonchalantly tossed the keys onto the table. (O, umursamaz bir şekilde anahtarları masanın üstüne attı.)
  16. She nonchalantly brushed off the dirt from her pants. (O, umursamaz bir şekilde pantolonundaki tozu silkti.)
  17. He nonchalantly replied that he didn’t know. (O, umursamaz bir şekilde bilmediğini yanıtladı.)
  18. She nonchalantly leaned back in her chair. (O, umursamaz bir şekilde sandalyesinde geriye yaslandı.)
  19. He nonchalantly strolled down the street. (O, umursamaz bir şekilde sokağa doğru yürüdü.)

Türkçe Karşılıkları:

  1. umursamaz bir şekilde
  2. umursamaz bir şekilde
  3. umursamaz bir şekilde
  4. umursamaz bir şekilde
  5. umursamaz bir şekilde
  6. umursamaz bir şekilde
  7. umursamaz bir şekilde
  8. umursamaz bir şekilde
  9. umursamaz bir şekilde
  10. umursamaz bir şekilde
  11. umursamaz bir şekilde
  12. umursamaz bir şekilde
  13. umursamaz bir şekilde
  14. umursamaz bir şekilde
  15. umursamaz bir şekilde
  16. umursamaz bir şekilde
  17. umursamaz bir şekilde
  18. umursamaz bir şekilde
  19. umursamaz bir şekilde
  20. umursamaz bir şekilde

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.