Devout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devout İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Devout Nedir?


Devout, aşırı bir şekilde dindar, samimi ve içten bir inancı olan kişiyi tanımlayan bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:


1. My grandmother was a devout Catholic and went to church every Sunday. (Büyükannem aşırı dindar bir Katolikti ve her Pazar kiliseye giderdi.)
2. The devout Muslim man prayed five times a day. (Aşırı dindar Müslüman adam günde beş kez dua etti.)
3. She is a devout follower of her religion and never misses a chance to go to the mosque. (O, dini inancına sadık bir takipçi ve camiye gitme fırsatını asla kaçırmaz.)
4. His devout faith helped him overcome the challenges he faced in life. (Onun samimi inancı, hayatındaki zorlukları aşmasına yardımcı oldu.)
5. The family was very devout and celebrated all religious holidays with great enthusiasm. (Aile çok samimi ve tüm dini bayramları büyük bir hevesle kutladı.)
6. The devout priest spent most of his time in the church, praying and helping people. (Aşırı dindar rahip, çoğu zaman kilisede dua ederek ve insanlara yardım ederek geçirdiği zamanı.)
7. The devout Buddhist monk meditated for hours each day. (Aşırı dindar Budist keşiş her gün saatlerce meditasyon yapardı.)
8. She had a devout belief in the power of prayer and often turned to it for comfort. (O, dua etmenin gücüne samimi bir inancı vardı ve sık sık teselli için dua etti.)
9. The devout Christian family held Bible study every week. (Aşırı dindar Hristiyan aile her hafta İncil okuma toplantısı düzenledi.)
10. The devout Hindu woman visited the temple every morning to offer her prayers. (Aşırı dindar Hindu kadın, her sabah dualarını sunmak için tapınağa giderdi.)
11. The monk was known for his devout dedication to his faith. (Keşiş, inancına samimi bağlılığıyla tanınıyordu.)
12. The devout couple met at church and got married in the same church. (Aşırı dindar çift, kilisede tanıştı ve aynı kilisede evlendiler.)
13. The devout nun devoted her life to serving the needy. (Aşırı dindar rahibe hayatını ihtiyaç sahiplerine hizmet etmeye adadı.)
14. His devout practices included fasting and praying regularly. (Onun aşırı dindar uygulamaları arasında düzenli olarak oruç tutmak ve dua etmek vardı.)
15. The devout Jewish family celebrated Passover every year. (Aşırı dindar Yahudi aile her yıl Paskalya kutlamaları yapardı.)
16. The devout pastor gave an inspiring sermon on forgiveness. (Aşırı dindar pastör, affetme konusunda ilham verici bir va

zet verdi.)
17. The devout believer found solace in prayer during difficult times. (Aşırı dindar inanan zor zamanlarda dua ederek teselli buldu.)

  1. Her devoutness to her faith was evident in the way she lived her life. (O’nun inancına olan sadakati yaşam tarzında açıkça görülüyordu.)
  2. The devout congregation sang hymns with great passion during the church service. (Aşırı dindar cemaat, kilise hizmeti sırasında büyük bir tutkuyla ilahiler söyledi.)
  3. The monk’s devoutness inspired many people to pursue a spiritual path. (Keşişin samimi inancı birçok insanın manevi bir yol izlemesine ilham verdi.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Büyükannem aşırı dindar bir Katolikti ve her Pazar kiliseye giderdi.
  2. Aşırı dindar Müslüman adam günde beş kez dua etti.
  3. O, dini inancına sadık bir takipçi ve camiye gitme fırsatını asla kaçırmaz.
  4. Onun samimi inancı, hayatındaki zorlukları aşmasına yardımcı oldu.
  5. Aile çok samimi ve tüm dini bayramları büyük bir hevesle kutladı.
  6. Aşırı dindar rahip, çoğu zaman kilisede dua ederek ve insanlara yardım ederek geçirdiği zamanı.
  7. Aşırı dindar Budist keşiş her gün saatlerce meditasyon yapardı.
  8. O, dua etmenin gücüne samimi bir inancı vardı ve sık sık teselli için dua etti.
  9. Aşırı dindar Hristiyan aile her hafta İncil okuma toplantısı düzenledi.
  10. Aşırı dindar Hindu kadın, her sabah dualarını sunmak için tapınağa giderdi.
  11. Keşiş, inancına samimi bağlılığıyla tanınıyordu.
  12. Aşırı dindar çift, kilisede tanıştı ve aynı kilisede evlendiler.
  13. Aşırı dindar rahibe hayatını ihtiyaç sahiplerine hizmet etmeye adadı.
  14. Onun aşırı dindar uygulamaları arasında düzenli olarak oruç tutmak ve dua etmek vardı.
  15. Aşırı dindar Yahudi aile her yıl Paskalya kutlamaları yapardı.
  16. Aşırı dindar pastör, affetme konusunda ilham verici bir vaaz verdi.
  17. Aşırı dindar inanan zor zamanlarda dua ederek teselli buldu.
  18. O’nun inancına olan sadakati yaşam tarzında açıkça görülüyordu.
  19. Aşırı dindar cemaat, kilise hizmeti sırasında büyük bir tutkuyla ilahiler söyledi.
  20. Keşiş

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.