Nicety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nicety İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nicety Nedir?


Nicety, bir şeyin ayrıntılarında veya ayrıntılı özelliklerindeki hassasiyet, titizlik ve incelik anlamına gelir. Bir şeyin düzgünlüğü, mükemmelliği ve zarafeti ile ilgili olabilir.

Örnek cümleler:

  1. She added a nicety of detail to the painting, making it look more realistic. (Resme detaylı bir nicelik ekledi ve daha gerçekçi görünmesini sağladı.)
  2. He handled the situation with nicety and diplomacy. (Durumu titizlikle ve diplomasi ile ele aldı.)
  3. The chef’s nicety in plating the food made it look like a work of art. (Şefin yemeği sunarken gösterdiği hassasiyet, yemeği sanat eseri gibi gösterdi.)
  4. The seamstress paid great attention to the niceties of the dress, making it look flawless. (Terzi elbisenin ayrıntılarına büyük önem verdi ve kusursuz görünmesini sağladı.)
  5. The speech had many niceties that went over the audience’s head. (Konuşmada birçok incelik vardı ve izleyicilerin anlamadığı ayrıntılar vardı.)
  6. The nicety of the embroidery on the pillow added to its elegance. (Yastıktaki nakışın inceliği, zarafetine katkıda bulundu.)
  7. The pianist played with a nicety of touch that brought the music to life. (Piyanist müziği canlandıran hassas dokunuşları ile çaldı.)
  8. The tailor’s nicety in fitting the suit made it look like it was custom-made for him. (Terzinin takım elbiseyi ölçerken gösterdiği hassasiyet, onun için özel yapılmış gibi görünmesini sağladı.)
  9. The architect’s nicety in designing the building made it stand out from the rest. (Mimarın binayı tasarlarken gösterdiği incelik, diğerlerinden öne çıkmasını sağladı.)
  10. The writer’s nicety in describing the scenery made it come to life in the reader’s mind. (Yazarın manzarayı betimlerken gösterdiği hassasiyet, okuyucunun zihninde canlandırdı.)
  11. The artist’s nicety in shading gave the drawing depth and dimension. (Sanatçının gölgeleme yaparken gösterdiği hassasiyet, çizime derinlik ve boyut kazandırdı.)
  12. The decorator paid attention to the niceties of the room, making it look cozy and inviting. (Dekoratör oda detaylarına önem verdi ve sıcak ve davetkar görünmesini sağladı.)
  13. The jeweler’s nicety in setting the stones made the necklace sparkle. (Kuyumcunun taşları yerleştirirken gösterdiği hassasiyet, kolyenin parlamasını sağladı.)
  14. The dancer moved with nicety and grace, captivating the audience. (Dansçı titizlik ve zarafetle hareket etti ve

izleyicileri büyüledi.)
15. The tailor’s nicety in choosing the fabric gave the suit a luxurious feel. (Terzinin kumaş seçerken gösterdiği hassasiyet, takım elbiseye lüks bir his kattı.)

  1. The chef’s nicety in seasoning the dish gave it a perfect balance of flavors. (Şefin yemeği baharatlandırırken gösterdiği hassasiyet, lezzetlerin mükemmel bir şekilde dengelenmesini sağladı.)
  2. The teacher’s nicety in explaining the concept helped the students understand it better. (Öğretmenin kavramı açıklarken gösterdiği hassasiyet, öğrencilerin daha iyi anlamasına yardımcı oldu.)
  3. The gardener’s nicety in arranging the flowers made the garden look like a paradise. (Bahçıvanın çiçekleri düzenlerken gösterdiği hassasiyet, bahçenin cennet gibi görünmesini sağladı.)
  4. The photographer’s nicety in capturing the light made the picture look stunning. (Fotoğrafçının ışığı yakalamak için gösterdiği hassasiyet, resmin muhteşem görünmesini sağladı.)
  5. The musician’s nicety in tuning the instruments made the music sound perfect. (Müzisyenlerin enstrümanları ayarlamalarındaki hassasiyet, müziğin mükemmel duyulmasını sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.