Uncondition İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncondition İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncondition kelimesinin anlamı:

Uncondition, Türkçe karşılığı olarak “koşulsuz” anlamına gelir. Bir şeyin koşullara bağlı olmadan yapılması veya var olması durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

1. The company’s CEO offered uncondition support to the employees during the pandemic. (Şirketin CEO’su, pandemi döneminde çalışanlara koşulsuz destek sağladı.)
2. She loves her children unconditionally, no matter what they do. (O, çocuklarını ne yaparlarsa yapsınlar koşulsuz seviyor.)
3. The agreement was made unconditionally, with no strings attached. (Anlaşma, hiçbir koşul olmadan yapıldı.)
4. He offered to help unconditionally, without expecting anything in return. (O, karşılık beklemeden yardım etmeyi teklif etti.)
5. The teacher’s love for her students was unconditioned, even when they misbehaved. (Öğretmenin öğrencilere olan sevgisi koşulsuzdu, hatta davranışları kötü olduğunda bile.)
6. The company’s donation was unconditionally given to the charity. (Şirketin bağışı koşulsuz olarak hayır kurumuna yapıldı.)
7. She accepted his apology unconditionally, and they moved on. (O, özürünü koşulsuz kabul etti ve hayatlarına devam ettiler.)
8. The government provided unconditioned aid to the disaster-stricken area. (Hükümet, felaket bölgesine koşulsuz yardım sağladı.)
9. The team’s coach showed unconditioned trust in his players, despite their recent losses. (Takımın antrenörü, son yenilgilerine rağmen oyuncularına koşulsuz güvendi.)
10. The parents’ love for their child was unconditioned, regardless of their mistakes. (Ebeveynlerin çocuklarına olan sevgisi, hatalarına rağmen koşulsuzdu.)
11. He accepted the job offer unconditionally, without negotiating the terms. (O, iş teklifini şartları görüşmeden koşulsuz kabul etti.)
12. The organization’s mission was to provide unconditioned support to underprivileged communities. (Örgütün amacı, dezavantajlı toplumlara koşulsuz destek sağlamaktı.)
13. She gave her friend unconditionally trust, and her friend didn’t let her down. (O, arkadaşına koşulsuz güvendi ve arkadaşı onu hayal kırıklığına uğratmadı.)
14. The couple’s love for each other was unconditioned, and they overcame every obstacle together. (Çiftin birbirlerine olan sevgisi koşulsuzdu ve birlikte her engeli aştılar.)
15. The organization provided unconditioned access to education for all children in the community. (Örgüt, toplumdaki tüm çocuklara koşulsuz eğitim erişimi sağladı.)
16. She forgave him unconditionally, even though he had hurt her

17. The charity organization’s donations were unconditionally given to help the homeless. (Hayır kurumunun bağışları, evsizlere yardım etmek için koşulsuz olarak verildi.)
18. He offered his services to the company unconditionally, hoping to gain experience. (O, deneyim kazanmak umuduyla şirkete koşulsuz olarak hizmetlerini teklif etti.)
19. The community provided unconditioned support to the victims of the natural disaster. (Toplum, doğal afetin kurbanlarına koşulsuz destek sağladı.)
20. The mother’s love for her child was unconditioned, and she was willing to make any sacrifice for him. (Annenin çocuğuna olan sevgisi koşulsuzdu ve onun için herhangi bir fedakarlık yapmaya hazırdı.)