Unconcern İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unconcern İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unconcern Nedir?

Unconcern, kaygısızlık, ilgisizlik, aldırmazlık anlamlarına gelir. Başka bir deyişle, bir şey hakkında endişe veya kaygı duymama durumudur.

Örnek cümleler:

  1. She showed unconcern towards her failing grades. (Başarısız notlarına karşı kaygısızlık gösterdi.)
  2. His unconcern for his health is worrying. (Sağlığına karşı aldırmazlığı endişe verici.)
  3. The teacher’s unconcern towards his students’ progress is disappointing. (Öğretmenin öğrencilerinin ilerlemesine karşı kaygısızlığı hayal kırıklığı yarattı.)
  4. The company’s unconcern for the environment is alarming. (Şirketin çevreye karşı kaygısızlığı endişe verici.)
  5. His unconcerned attitude towards the safety of his employees is unacceptable. (Çalışanlarının güvenliği konusunda kaygısız tavırları kabul edilemez.)
  6. The politician’s unconcern for the welfare of his constituents is shameful. (Politikacının seçmenlerinin refahı konusundaki kaygısızlığı utanç verici.)
  7. The company’s unconcerned response to the customer complaint was disappointing. (Şirketin müşteri şikayetine karşı kaygısız cevabı hayal kırıklığı yarattı.)
  8. She faced the challenge with unconcern and confidence. (Zorluğa kaygısızlık ve güvenle karşılaştı.)
  9. His unconcerned attitude towards the upcoming exam is worrying. (Yaklaşan sınava karşı kaygısız tavırları endişe verici.)
  10. The manager’s unconcern for the employees’ well-being is concerning. (Yöneticinin çalışanların refahına karşı kaygısızlığı endişe verici.)
  11. She watched the movie with unconcern, as she had already seen it before. (Filmi önceden izlediği için kaygısız bir şekilde izledi.)
  12. The company’s unconcern for the safety of its products is dangerous. (Şirketin ürünlerinin güvenliği konusunda kaygısızlığı tehlikeli.)
  13. The teacher’s unconcerned approach to teaching is not effective. (Öğretmenin öğretim yaklaşımı kaygısız olduğu için etkili değil.)
  14. He faced the challenge with unconcern, knowing he had prepared well. (Hazırlıklarını iyi yaptığı için kaygısız bir şekilde zorluğa karşılaştı.)
  15. The doctor’s unconcern for the patient’s complaints is concerning. (Doktorun hastanın şikayetlerine karşı kaygısızlığı endişe verici.)
  16. She showed unconcern towards her ex-boyfriend’s new relationship. (Eski sevgilisinin yeni ilişkisine karşı kaygısızlık gösterdi.)
  17. The company’s unconcerned attitude towards customer service is not acceptable. (Müşteri hizmetleri konusunda kaygıs
  1. He faced the criticism with unconcern, knowing he had done his best. (En iyisini yaptığından dolayı eleştirilere kaygısız bir şekilde karşılaştı.)
  2. The company’s unconcern for the needs of its employees is unacceptable. (Şirketin çalışanlarının ihtiyaçlarına karşı kaygısızlığı kabul edilemez.)
  3. The student’s unconcern for the upcoming exam is surprising, given its importance. (Sınavın önemi göz önünde bulundurulduğunda öğrencinin yaklaşan sınava karşı kaygısızlığı şaşırtıcı.)

(Hepsini mavi renkte yazdım, ancak vurgulanacak bir yer yoktu, bu nedenle kalın veya renkli yazı etiketlerini kullanmadım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.