Navigate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Navigate İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Yolunu bulmak, yönlendirmek, seyretmek.
Örnek Cümleler:
-
I can easily navigate through the city with my GPS.
(Türkçe karşılığı: GPS’im sayesinde şehirde kolayca yol bulabilirim.) -
She had to navigate the maze to find the exit.
(Türkçe karşılığı: Çıkışı bulmak için labirentten geçmek zorunda kaldı.) -
The captain was able to navigate the ship through the storm.
(Türkçe karşılığı: Kaptan fırtınayı atlatarak gemiyi yönlendirebildi.) -
It can be difficult to navigate a foreign city without a map.
(Türkçe karşılığı: Harita olmadan yabancı bir şehirde yol bulmak zor olabilir.) -
The website is easy to navigate and find what you need.
(Türkçe karşılığı: Web sitesi kolayca gezinilebilir ve ihtiyacınız olanı bulabilirsiniz.) -
The pilot must navigate the plane to the correct runway.
(Türkçe karşılığı: Pilot, uçağı doğru pistine yönlendirmelidir.) -
He had to navigate the tricky political landscape to get his bill passed.
(Türkçe karşılığı: Faturasını geçirmek için zorlu siyasi ortamda yolunu bulması gerekti.) -
The hiker used a map and compass to navigate the mountain trail.
(Türkçe karşılığı: Yürüyüşçü, dağ yolu üzerinde ilerlemek için harita ve pusula kullandı.) -
The guide navigated the tourists through the busy market.
(Türkçe karşılığı: Rehber, turistleri kalabalık pazarın içinden yönlendirdi.) -
The driver had to navigate the narrow street with caution.
(Türkçe karşılığı: Sürücü dar sokaktan dikkatli bir şekilde geçmek zorunda kaldı.) -
The athlete must navigate the obstacle course to win the race.
(Türkçe karşılığı: Sporcu, yarışı kazanmak için engel parkurundan geçmek zorundadır.) -
The software allows users to easily navigate between different sections.
(Türkçe karşılığı: Yazılım, kullanıcıların farklı bölümler arasında kolayca gezinmelerine olanak tanır.) -
The captain relied on his compass to navigate the open sea.
(Türkçe karşılığı: Kaptan, açık denizde yolunu bulmak için pusulasına güvendi.) -
The student had to navigate the complex mathematical problem to solve it.
(Türkçe karşılığı: Öğrenci, problemi çözmek için karmaşık matematik sorununu yönlendirmek z
-
The astronaut had to navigate the spacecraft to dock with the space station.
(Türkçe karşılığı: Astronot, uzay istasyonuna bağlanmak için uzay aracını yönlendirmek zorundaydı.) -
The pilot had to navigate the plane through the clouds to land safely.
(Türkçe karşılığı: Pilot, güvenli bir şekilde iniş yapmak için bulutların arasından uçağı yönlendirmek zorundaydı.) -
The musician had to navigate the difficult piece of music to perform it well.
(Türkçe karşılığı: Müzisyen, parçayı iyi çalmak için zorlu müziği yönlendirmek zorundaydı.) -
The tour guide helped the visitors navigate the busy city streets.
(Türkçe karşılığı: Rehber, ziyaretçilerin kalabalık şehir sokaklarında yol bulmasına yardımcı oldu.) -
The cyclist had to navigate the winding mountain road carefully.
(Türkçe karşılığı: Bisikletçi, virajlı dağ yolu üzerinde dikkatlice ilerlemek zorundaydı.) -
The captain used his experience to navigate the ship safely through the narrow channel.
(Türkçe karşılığı: Kaptan, tecrübesini kullanarak gemiyi dar kanaldan güvenli bir şekilde yönlendirdi.)
Hemen Yorum Yaz