Nasty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nasty İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Nasty Nedir?

Nasty İngilizce bir sıfatdır ve “hoş olmayan, pis, kötü, çirkin, nezaketsiz” gibi anlamlara gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Nasty weather ruined our plans for the day. (Kötü hava, günümüzün planlarını mahvetti.)
  2. The smell coming from the kitchen was nasty. (Mutfaktan gelen koku iğrençti.)
  3. He made a nasty comment about her appearance. (Onun görünümü hakkında kaba bir yorum yaptı.)
  4. The politician’s nasty behavior was exposed by the media. (Politikacının rezil davranışları medya tarafından açığa çıkarıldı.)
  5. The soup tasted nasty because it had gone bad. (Çorba iğrenç tadıyordu çünkü bozulmuştu.)
  6. She gave me a nasty look when I asked her a question. (Ona bir soru sorduğumda, bana kötü bir bakış attı.)
  7. The hotel room was nasty and not at all what we were expecting. (Otel odası berbat ve hiç beklediğimiz gibi değildi.)
  8. He has a nasty habit of interrupting people when they speak. (İnsanlar konuşurken onları kesme kötü bir alışkanlığı var.)
  9. The music coming from the party next door was nasty and loud. (Komşu partisinden gelen müzik gürültülü ve kötü idi.)
  10. He has a nasty scar on his forehead from a childhood accident. (Çocukluk kazasından dolayı, alnında çirkin bir yara izi var.)
  11. The dog had a nasty temperament and would often bite strangers. (Köpeğin kötü bir mizacı vardı ve sıklıkla yabancılara ısırırdı.)
  12. She had a

    nasty cough that wouldn’t go away. (Gitmeyen şiddetli bir öksürüğü vardı.)

  13. He wrote a nasty message on the bathroom wall. (Tuvalet duvarına iğrenç bir mesaj yazdı.)
  14. The company had a nasty reputation for mistreating its employees. (Şirket, çalışanlarına kötü davranmakla üzücü bir üne sahipti.)
  15. He had a nasty fall and broke his arm. (Düşüp kolunu kırdığında ciddi bir düşüş yaşamıştı.)
  16. The smell in the fridge was nasty and made us want to throw everything out. (Buzdolabındaki koku iğrenç ve her şeyi çöpe atmak istedik.)
  17. The student had a nasty habit of cheating on exams. (Öğrencinin, sınavlarda kopya çekme kötü bir alışkanlığı vardı.)
  18. The coach gave the team a nasty lecture after their loss. (Takım kaybettikten sonra koç, takıma sert bir konuşma yaptı.)
  19. The comedian made a nasty joke that offended many people. (Komedyen, birçok insanı rahatsız eden bir kötü şaka yaptı.)
  20. The cat had a nasty scratch on its paw from fighting with another cat. (Başka bir kediyle kavga ettiği için kedinin ayağında ciddi bir çizik vardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.