Move İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Move İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Move İle İlgili Cümleler

Move Türkçe anlamı: hareket etmek, taşımak

  1. I move my arms and legs when I exercise. (Egzersiz yaparken kollarımı ve bacaklarımı hareket ettiririm.)
  2. The movers will come tomorrow to move our furniture. (Taşımacılar yarın mobilyalarımızı taşımak için gelecekler.)
  3. She moves her hair out of her face. (Yüzündeki saçlarını hareket ettirir.)
  4. We need to move quickly to catch the train. (Trene yetişmek için hızlıca hareket etmemiz gerekiyor.)
  5. The dancer’s movements were graceful and fluid. (Dansçının hareketleri zarif ve akıcıydı.)
  6. He moved the heavy box to the other side of the room. (Ağır kutuyu odanın diğer tarafına taşıdı.)
  7. The company decided to move their headquarters to a new location. (Şirket merkezlerini yeni bir yere taşımaya karar verdiler.)
  8. They were asked to move their car to a different parking spot. (Arabalarını farklı bir park alanına taşımaları istendi.)
  9. The crowd started to move towards the stage when the band began playing. (Grup çalmaya başladığında kalabalık sahneye doğru hareket etmeye başladı.)
  10. She is planning to move to a bigger apartment next month. (Önümüzdeki ay daha büyük bir apartmana taşınmayı planlıyor.)
  11. The robot arm can move in all directions. (Robot kol tüm yönlere hareket edebilir.)
  12. The traffic was moving slowly due to the heavy rain. (Yoğun yağmur nedeniyle trafik yavaş ilerliyordu.)
  13. He tried to move the conversation in a different direction. (Konuşmayı farklı bir yöne çekmeye çalıştı.)
  14. The football player made a quick move to avoid the defender. (Futbolcu savunmadan kaçınmak için hızlı bir hamle yaptı.)
  15. The company’s profits have been moving upwards for the past year. (Şirketin karı geçen yıl boyunca yükselişteydi.)
  16. They decided to move the meeting to a different time. (Toplantıyı farklı bir zamana taşımaya karar verdiler.)
  17. The child’s toy was moving by itself, which scared her. (Çocuğun oyuncağı kendiliğinden hareket ediyordu, bu da onu korkuttu.)
  18. The company’s new strategy is to move towards more sustainable practices. (Şirketin yeni stratejisi daha sürdürülebilir uygulamalara doğru hareket etmektir.)

=”color:blue”>She couldn’t move her arm after the accident. (Kazadan sonra kolu hareket ettiremedi.)
20. The team needs to move quickly to finish the project on time. (Proje zamanında bitirmek için ekip hızlıca hareket etmelidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.