Mouthy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Mouthy Nedir?
Mouthy kelimesi, genellikle aşırı konuşkan, sık sık ve gereksiz yere konuşan ya da saygısız bir şekilde konuşan bir kişiyi tanımlamak için kullanılan bir İngilizce sıfatdır.
Örnek Cümleler:
- She’s been very mouthy lately, always interrupting and talking over people. (Son zamanlarda çok konuşkan, sürekli insanların arasına giriyor ve insanların konuşmasını kesiyor.)
- I don’t like hanging out with him because he’s too mouthy and always has something negative to say. (Onunla takılmaktan hoşlanmıyorum, çünkü çok ağzı laf yapan ve her zaman olumsuz bir şey söylemek için bir şeyler buluyor.)
- The boss warned him to be less mouthy and more respectful to his colleagues. (Patron, meslektaşlarına daha az ağzı laf yapan ve daha saygılı olması konusunda onu uyardı.)
- Don’t get too mouthy with me or I’ll kick you out of here! (Bana karşı çok konuşma yoksa seni buradan atarım!)
- She can be quite mouthy when she’s had a few drinks. (Birkaç içki içince oldukça konuşkan olabilir.)
- The teacher had to speak to the mouthy student about his behavior in class. (Öğretmen, sınıftaki davranışları hakkında ağzı laf yapan öğrenciyle konuşmak zorunda kaldı.)
- His mouthy comments got him into trouble with the police. (Ağzı laf yapan yorumları, onu polisle sorun yaşamasına neden oldu.)
- I wish she wasn’t so mouthy all the time. (Keşke her zaman böyle ağzı laf yapmasa.)
- The mouthy customer was asked to leave the store after causing a disturbance. (Düzeni bozduktan sonra, ağzı laf yapan müşteriye mağazadan çıkması istendi.)
- She’s always been a bit mouthy, but she means well. (Her zaman biraz ağzı laf yapan olmuştur, ama niyeti iyi.)
- He was being mouthy to the bouncer and got kicked out of the club. (Kapıcıya ağzı laf yaptı ve kulüpten atıldı.)
- I don’t like it when people get mouthy with me. (İnsanlar bana karşı ağzı laf yapınca hoşlanmam.)
- Her mouthy behavior is really starting to annoy me. (Onun ağzı laf yapan davranışları beni gerçekten rahatsız etmeye başladı.)
- The mouthy customer was asked to leave the restaurant after making a scene. (Olay çıkardıktan sonra, ağzı laf yapan müşteriye restorandan çıkması istendi.)
- He’s always been a bit mouthy, but it’s part of his charm. (Her zaman biraz
ağzı laf yapan olmuştur, ama bu onun cazibesinin bir parçası.)
16. The mouthy kid in the back of the classroom wouldn’t stop talking during the lesson. (Sınıfın arkasındaki ağzı laf yapan çocuk, derste konuşmayı bırakmadı.)
- She’s not afraid to speak her mind, even if it means being a little mouthy. (Fikrini söylemekten korkmaz, hatta biraz ağzı laf yapan olması gerekiyorsa bile.)
- His mouthy attitude is really getting on my nerves. (Onun ağzı laf yapan tavırları gerçekten sinirimi bozuyor.)
- The coach had to bench the mouthy player for talking back to him. (Antrenör, kendisine karşı ağzı laf yapan oyuncuyu kenara almak zorunda kaldı.)
- Being mouthy won’t get you anywhere in life. (Hayatta ağzı laf yapmak size hiçbir yere götürmeyecek.)
Hemen Yorum Yaz