Debauchery İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Debauchery
Debauchery, Türkçe anlamıyla ahlaksızlık, sefahat, aşırıya kaçan şehvet ve zevk düşkünlüğü anlamlarına gelmektedir. İngilizce cümlelerde kullanım örnekleri şu şekildedir:
- He spent his whole night in debauchery. (O, bütün gecesini ahlaksızlığa harcadı.)
- The city was known for its debauchery and excess. (Şehir, ahlaksızlığı ve aşırılığıyla tanınıyordu.)
- They indulged in debauchery during their vacation. (Tatillerinde sefahate düşkündüler.)
- He was expelled from school for his debauchery. (Okuldan ahlaksız davranışları nedeniyle atıldı.)
- Debauchery was a common theme in his art. (Ahlaksızlık, sanatındaki sıkça kullanılan bir tema idi.)
- She was disgusted by the debauchery at the party. (Partideki ahlaksızlıktan iğrenmişti.)
- He was addicted to debauchery and couldn’t control himself. (Ahlaksızlığa bağımlıydı ve kendisini kontrol edemiyordu.)
- The novel explores the theme of debauchery and its consequences. (Roman, ahlaksızlık temasını ve sonuçlarını araştırıyor.)
- The king’s court was infamous for its debauchery and excess. (Kraliyet mahkemesi, ahlaksızlığı ve aşırılığıyla kötü şöhretliydi.)
- He sought refuge from his problems in debauchery. (Sorunlarından kaçmak için sefahate sığındı.)
- She was disgusted by the debauchery in the nightclub. (Gece kulübündeki ahlaksızlıktan iğrenmişti.)
- Debauchery was seen as a sign of decadence in the society. (Ahlaksızlık, toplumda çürümenin bir işareti olarak görülüyordu.)
- His life was a cycle of debauchery and regret. (Hayatı, ahlaksızlık ve pişmanlık döngüsünden ibaretti.)
- The preacher warned against the dangers of debauchery. (Vaiz, ahlaksızlığın tehlikelerine karşı uyardı.)
- The novel portrays the characters’ descent into debauchery. (Roman, karakterlerin ahlaksızlığa doğru inişini tasvir ediyor.)
- Debauchery was prevalent in the court of the tyrant. (Ahlaksızlık, zalim hükümdarın sarayında yaygındı.)
- He couldn’t resist the temptation of debauchery. (Ahlaksızlığın cazibesine karşı koyamadı.)
- The city was a hub of debauchery and vice. (Şehir, ahlaksızlık ve kötülük merkeziydi.)
- She was lured into debauchery by the glamorous lifestyle. (Gösterişli yaşam tarzı tarafından ahlaksızlığa çekildi.)
- The film was criticized for its portrayal of debauchery and promiscuity. (Film, ahlaksızlık ve cinsel serbestlik konusundaki tasvirleri nedeniyle eleştirildi.)
Hemen Yorum Yaz