Mouth İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mouth İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mouth İle İlgili Cümleler

Mouth, Türkçe karşılığı “ağız” olan bir kelime olarak kullanılır. Ağız, insan vücudunun yüz bölgesinde yer alan, yiyecek ve içecekleri almak, konuşmak, nefes almak gibi işlevleri olan bir organdır. İngilizce cümlelerde mouth kelimesinin kullanımına örnekler aşağıda verilmiştir:

  1. I burned my mouth on the hot soup. (Sıcak çorbayla ağzımı yaktım.)
  2. She has a beautiful smile that shows her straight white teeth. (Düz beyaz dişlerini gösteren güzel bir gülümsemesi var.)
  3. He couldn’t believe his ears and mouth when he heard the news. (Haberleri duyduğunda kulaklarına ve ağzına inanamadı.)
  4. The dentist asked me to open my mouth wider. (Dişçi, ağzımı daha geniş açmamı istedi.)
  5. I can’t eat spicy food because it hurts my mouth. (Ağzımı acıtan baharatlı yiyecekler yiyemem.)
  6. She covered her mouth with her hand to hide her laughter. (Kahkahasını gizlemek için eliyle ağzını kapattı.)
  7. The singer moved her mouth but no sound came out. (Şarkıcı ağzını hareket ettirdi ama hiç ses çıkmadı.)
  8. He accidentally bit his tongue while eating. (Yemek yerken diliyle kazara ısırıverdi.)
  9. The dentist recommended that I brush my teeth twice a day. (Diş hekimi, dişlerimi günde iki kez fırçalamamı önerdi.)
  10. She had a bad taste in her mouth after eating that spoiled food. (Bozuk yiyecekleri yedikten sonra ağzında kötü bir tat vardı.)
  11. He whispered something in her ear, but she couldn’t hear him because she was covering her mouth. (Kulağına bir şeyler fısıldadı ama ağzını kapattığı için onu duyamadı.)
  12. The baby put everything in his mouth, even things that weren’t food. (Bebek, yiyecek olmayan şeyleri bile ağzına koydu.)
  13. She was so nervous that her mouth became dry. (O kadar gergindi ki ağzı kurudu.)
  14. He spoke with his mouth full, which is considered rude. (Ağzı dolu konuşmak kaba olarak kabul edilir.)
  15. The doctor told him to rinse his mouth with salt water to ease the pain. (Doktor, acıyı hafifletmek için tuzlu suyla ağzını çalkalamasını söyledi.)
  16. She applied lipstick to her mouth before leaving the house. (Evinde çıkmadan önce ağzına ruj sürdü.)
  17. The dentist gave her a shot to numb her mouth before filling her cavity. (Diş hekimi, çürük dolgusunu yapmadan önce ağzını uyuşturmak için ona bir iğne

vurdu.)
18. The baby’s first words were “mama” and “dada” which made her parents very happy. (Bebek ilk sözcükleri “anne” ve “baba” olduğunda ebeveynleri çok mutlu oldu.)

  1. He was chewing gum loudly which annoyed his coworkers. (Çalışma arkadaşlarını rahatsız eden şekilde sakız çiğnedi.)
  2. The doctor noticed a sore in her mouth and recommended that she see a specialist. (Doktor ağzındaki yarayı fark etti ve bir uzmana gitmesini önerdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.