Mole İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mole İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mole İle İlgili Cümleler

Mole, Türkçe karşılığına göre daha yaygın olarak kullanılan bir kelime olmasa da, İngilizce dilinde birkaç farklı anlama gelir. Bunlardan en yaygın olanları “köstebek” ve “mol” olarak çevrilebilir. İşte mole kelimesiyle ilgili 20 örnek cümle:

Örnek Cümleler:

  1. The mole in my garden has been causing a lot of damage lately. (Bahçemdeki köstebek son zamanlarda çok fazla zarar veriyor.)
  2. She has a mole on her left cheek. (Sol yanakta bir beni var.)
  3. The recipe calls for a mole sauce made with chocolate. (Tarifte, çikolata ile yapılan bir mol sosu isteniyor.)
  4. The spy managed to infiltrate the enemy camp and gather valuable intelligence thanks to his mole inside the organization. (Casus, örgüt içindeki köstebeği sayesinde düşman kampına sızmayı ve değerli istihbarat toplamayı başardı.)
  5. The doctor recommended that the mole on my arm be removed as a precaution. (Doktor, önlem olarak kolumdaki beni çıkarmamı önerdi.)
  6. The burrowing mole created a maze of tunnels underground. (Kazıyan köstebek yeraltında tünellerin labirentini oluşturdu.)
  7. The celebrity’s beauty mark or mole on her upper lip is considered her signature. (Ünlünün üst dudağındaki güzellik lekesi ya da beni, imzası olarak kabul edilir.)
  8. The spies were careful to keep their identities hidden from the moles in the enemy’s organization. (Casuslar, düşman örgütündeki köstebeklerden kimliklerini gizli tutmak için dikkatliydi.)
  9. The mole on his neck has been there since birth. (Boynundaki ben doğumundan beri orada.)
  10. The damage caused by moles can be extensive and expensive to repair. (Köstebeklerin neden olduğu zarar, tamir etmek oldukça maliyetli olabilir.)
  11. The intelligence agency had to root out the moles in their own ranks before they could take down the enemy’s operation. (İstihbarat ajansı, düşmanın operasyonunu çökertmeden önce kendi kadrolarındaki köstebekleri kökünden çıkarmak zorunda kaldı.)
  12. The company hired a security consultant to identify any moles or potential leaks in their organization. (Şirket, örgütlerindeki herhangi bir köstebek veya potansiyel sızıntıyı tespit etmek için bir güvenlik danışmanı tuttu.)
  13. The mole burrowed under the fence and got into the vegetable garden. (Köstebek çitle çevrili bahçenin altından kazdı ve sebze bahçesine girdi.)
  14. The journalist’s mole inside the government provided crucial information about corruption at the highest

levels. (Gazetecinin hükümetteki köstebeği, en yüksek düzeylerdeki yolsuzluklar hakkında hayati bilgi sağladı.)
15. The skin doctor recommended removing the suspicious-looking mole for a biopsy. (Cilt doktoru, şüpheli görünen beni biyopsi için çıkarmayı önerdi.)

  1. The farmer set traps to catch the moles that were damaging his crops. (Çiftçi, mahsulüne zarar veren köstebekleri yakalamak için tuzaklar kurdu.)
  2. The mole on her chin added to her unique look. (Çenesindeki ben, onun benzersiz görünümüne katkıda bulundu.)
  3. The company suspected a mole was leaking confidential information to their competitors. (Şirket, bir köstebeğin rakiplerine gizli bilgi sızdırdığından şüpheleniyordu.)
  4. The mole’s fur is usually dark and velvety, which allows them to move quickly through the soil. (Köstebeklerin tüyleri genellikle koyu renkli ve kadifemsi olduğundan, toprak içinde hızla hareket etmelerine izin verir.)
  5. The detective suspected that the mole inside the gang was the key to solving the case. (Detektif, çetenin içindeki köstebeğin olayı çözmek için anahtar olduğunu şüphelendi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.