Mitigate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mitigate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mitigate

Mitigate, Türkçe’de hafifletmek, azaltmak anlamına gelir. Bir durumu daha az şiddetli veya yoğun hale getirmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The government is taking steps to mitigate the effects of climate change. (Hükümet, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için adımlar atıyor.)
2. We need to mitigate the risks associated with this project. (Bu projeye ilişkin riskleri azaltmamız gerekiyor.)
3. The company implemented measures to mitigate the impact of the pandemic on their business. (Şirket, pandeminin işlerine olan etkisini azaltmak için önlemler aldı.)
4. She took painkillers to mitigate the pain in her knee. (Dizindeki ağrıyı azaltmak için ağrı kesici aldı.)
5. The construction company took steps to mitigate the noise pollution caused by their work. (İnşaat şirketi, çalışmaları nedeniyle oluşan gürültü kirliliğini azaltmak için önlemler aldı.)
6. The school implemented a program to mitigate bullying. (Okul, zorbalığı azaltmak için bir program uyguladı.)
7. The organization is working to mitigate the effects of poverty on the community. (Örgüt, toplumda yoksulluğun etkilerini azaltmak için çalışıyor.)
8. The doctor prescribed medication to mitigate the symptoms of the patient’s illness. (Doktor, hastalığın belirtilerini azaltmak için ilaç reçete etti.)
9. The company implemented safety measures to mitigate the risk of accidents. (Şirket, kazaların riskini azaltmak için güvenlik önlemleri aldı.)
10. The government provided aid to mitigate the effects of the natural disaster. (Hükümet, doğal afetin etkilerini azaltmak için yardım sağladı.)
11. The athlete used ice to mitigate the swelling in her ankle. (Sporcu, bileğindeki şişliği azaltmak için buz kullandı.)
12. The airline implemented policies to mitigate the spread of infectious diseases on their flights. (Hava yolu şirketi, uçuşlarında bulaşıcı hastalıkların yayılmasını azaltmak için politikalar uyguladı.)
13. The government is working to mitigate the impact of the trade war on the economy. (Hükümet, ticaret savaşının ekonomi üzerindeki etkisini azaltmak için çalışıyor.)
14. The company implemented training programs to mitigate the risk of workplace accidents. (Şirket, iş kazalarının riskini azaltmak için eğitim programları uyguladı.)
15. The farmer used pesticides to mitigate the damage caused by insects. (Çiftçi, böceklerin neden olduğu zararı azaltmak için böcek ilacı kullandı.)
16. The city implemented measures to mitigate the traffic congestion during rush hour. (Şehir, yoğun saatlerdeki trafik sıkışıklığını azaltmak için önlemler aldı.)
17. The doctor recommended physical therapy to mitigate the patient’s pain

18. The restaurant changed its menu to mitigate the impact of the pandemic on their business. (Restoran, pandeminin işlerine olan etkisini azaltmak için menüsünü değiştirdi.)
19. The organization implemented policies to mitigate discrimination against minority groups. (Örgüt, azınlık gruplara karşı ayrımcılığı azaltmak için politikalar uyguladı.)
20. The company implemented measures to mitigate the environmental impact of their operations. (Şirket, işletmelerinin çevresel etkisini azaltmak için önlemler aldı.)

(Türkçe çevirileri kalın ve siyah yazı ile yazılmıştır.)