Mirage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mirage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mirage Nedir?

Mirage, optik bir fenomen olan görsel bir illüzyondur. Bu fenomen, sıcaklık farklılıklarından kaynaklanır ve özellikle çöl ve asfalt yollar gibi yerlerde sıkça görülür.

Örnek Cümleler:

  1. As I walked across the desert, I saw a mirage of an oasis in the distance. (Çölde yürürken, uzakta bir vaha hayalini gördüm.)
  2. The heat rising from the pavement created a mirage that made it look like the road was wet. (Asfalttan yükselen sıcaklık, yolu ıslak gibi gösteren bir miraj yarattı.)
  3. The mirage of the lake shimmered in the distance, tempting us to walk further. (Gölün mirajı uzakta parıldıyordu ve bizim daha ileri yürümeye teşvik etti.)
  4. The mirage made it appear as though the mountain range was closer than it actually was. (Miraj, dağ silsilesinin gerçekten olduğundan daha yakın görünmesine neden oldu.)
  5. The driver thought he saw a mirage when he saw a palm tree in the middle of the desert. (Sürücü, çölün ortasında bir palmiye ağacı gördüğünde bir miraj gördüğünü düşündü.)
  6. The mirage created the illusion of a beautiful castle in the middle of the desert. (Miraj, çölün ortasında güzel bir kale illüzyonu yarattı.)
  7. The mirage distorted the image of the approaching car, making it look like a mirage as well. (Miraj, yaklaşan arabayı bozdu ve onu bir miraj gibi gösterdi.)
  8. The mirage was so convincing that many people had driven off the road in an attempt to reach it. (Miraj o kadar inandırıcıydı ki, birçok kişi ona ulaşmaya çalışırken yoldan çıktı.)
  9. The mirage played tricks on our eyes, making us see things that weren’t really there. (Miraj, gözlerimizle oyunlar oynayarak gerçekte olmayan şeyleri görmemize neden oldu.)
  10. The mirage was caused by the hot air rising from the sand, creating an illusion of water. (Miraj, kumdan yükselen sıcak havanın su illüzyonu yaratması nedeniyle oluştu.)
  11. The mirage was so clear that we could almost see the reflections of the buildings in the distance. (Miraj o kadar netti ki, uzaktaki binaların yansımalarını neredeyse görebiliyorduk.)
  12. The mirage made it seem as if the sun was setting in the wrong direction. (Miraj, güneşin yanlış yöne battığı gibi görünmesine neden oldu.)
  13. The mirage caused the horizon to appear wavy, as if we were looking through water. (Miraj, ufkun dalgalı görünmesine neden oldu, sanki suyun içinden bakıyormuşuz gibi.)
  14. The mirage was so convincing that we almost ran towards it
  1. The mirage of a lush green field in the middle of the desert made us forget about our thirst for a moment. (Çölün ortasındaki yeşil bir çimenliğin mirajı, bir anlığına susuzluğumuzu unutturdu.)
  2. The mirage made it difficult to determine the distance of objects in the distance. (Miraj, uzaktaki nesnelerin mesafesini belirlemeyi zorlaştırdı.)
  3. The mirage disappeared as we got closer, revealing the harsh reality of the barren landscape. (Miraj, yaklaştıkça kayboldu ve çorak manzaranın acımasız gerçeğini ortaya çıkardı.)
  4. The mirage was so vivid that we could almost hear the sound of the waterfall in the distance. (Miraj o kadar canlıydı ki, uzaktaki şelalenin sesini neredeyse duyabiliyorduk.)
  5. The mirage of a city in the distance was a welcome sight after days of traveling through the desert. (Çölde günlerce seyahat ettikten sonra, uzaktaki bir şehir mirajı hoş bir görüntüydü.)
  6. The mirage made it look as though the sand was moving and shifting, like in a giant hourglass. (Miraj, kumun hareket ediyor ve kaydığını, sanki dev bir kum saatinde olduğu gibi gösterdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.