Mild İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mild İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mild İle İlgili Cümleler

Mild (Sıfat) : Hafif, ılımlı, yumuşak anlamlarına gelir.

1. The weather is quite mild today. (Bugün hava oldukça ılık.)
2. She has a mild personality. (O, ılımlı bir kişiliğe sahip.)
3. He has a mild fever. (O, hafif bir ateşe sahip.)
4. The tea has a mild flavor. (Çayın tadı hafif.)
5. I like the mild scent of this perfume. (Bu parfümün hafif kokusunu seviyorum.)
6. The doctor prescribed a mild medication. (Doktor, hafif bir ilaç reçete etti.)
7. The punishment was mild compared to the crime. (Suça göre ceza hafif kaldı.)
8. I prefer mild exercise in the morning. (Sabahları hafif egzersiz yapmayı tercih ederim.)
9. The music playing in the background was mild and relaxing. (Arka planda çalan müzik hafif ve rahatlatıcıydı.)
10. The sauce had a mild spice to it. (Sosun içinde hafif baharat vardı.)
11. The doctor said it was a mild case of the flu. (Doktor, bunun hafif bir grip vakası olduğunu söyledi.)
12. The sunlight was filtered through the mild haze. (Güneş ılık bir sisin arasından süzülüyordu.)
13. The pillow was filled with mild feathers. (Yastık ılık tüylerle dolduruldu.)
14. The presentation was met with mild applause. (Sunum hafif bir alkışla karşılandı.)
15. He has a mild reaction to pollen. (O, polene hafif bir reaksiyon gösteriyor.)
16. The dress was a mild shade of pink. (Elbise hafif bir pembeydi.)
17. The tea was served with a mild sweetness. (Çay hafif tatlandırma ile servis edildi.)
18. He gave a mild warning to the students. (Öğrencilere hafif bir uyarıda bulundu.)
19. The soap has a mild formula for sensitive skin. (Sabun, hassas ciltler için hafif bir formüle sahip.)
20. The criticism was mild and constructive. (Eleştiri hafif ve yapıcıydı.)

21. The kitten had a mild temperament and was very playful. (Kedi yavrusu ılımlı bir karaktere sahipti ve çok oynak.)
22. She had a mild headache after working on the computer for hours. (Saatlerce bilgisayarda çalıştıktan sonra hafif bir baş ağrısı vardı.)
23. The wine had a mild flavor with notes of fruit and oak. (Şarap, meyve ve meşe notalarıyla hafif bir tat veriyordu.)
24. The teacher gave a mild correction to the student’s grammar mistake. (Öğretmen öğrencinin dilbilgisi hatasına hafif bir düzeltme yaptı.)
25. The wind was blowing with a mild breeze. (Rüzgar, hafif bir esintiyle esiyordu.)
26. The disease had a mild form and the patient recovered quickly. (Hastalık hafif bir formda geçti ve hastanın iyileşmesi hızlı oldu.)
27. The seasoning had a mild heat to it, which was perfect for the dish. (Baharatın içinde hafif bir acı vardı, bu yemek için mükemmel oldu.)
28. She applied a mild lotion to soothe her dry skin. (Kuru cildini rahatlatmak için hafif bir losyon sürdü.)
29. The competition was met with mild interest from the public. (Yarışma halk tarafından hafif bir ilgiyle karşılandı.)
30. The medication had a mild side effect of drowsiness. (İlaç hafif bir yan etki olan uykulu hissettirmeyle geldi.)