Crossroads İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Crossroads (Çatışma Noktası, Dönüm Noktası)
Crossroads, bir dönüm noktasını ifade eder. İşte, İngilizce cümle içinde “crossroads” kelimesinin kullanımı ile ilgili örnekler:
- At the crossroads of life, you have to make difficult decisions. (Hayatın dönüm noktasında, zor kararlar vermek zorundasın.)
- The company is at a crossroads, and it needs to re-evaluate its strategy. (Şirket bir çatışma noktasında ve stratejisini yeniden değerlendirmesi gerekiyor.)
- The two roads meet at the crossroads. (İki yol kesişir çatışma noktasında.)
- Her career is at a crossroads, and she doesn’t know which path to take. (Kariyeri bir dönüm noktasında ve hangi yolu seçeceğini bilmiyor.)
- The crossroads is a busy intersection with many cars passing through. (Çatışma noktası, birçok aracın geçtiği yoğun bir kavşaktır.)
- The village is located at the crossroads of several major highways. (Köy, birkaç ana otoyolun kesiştiği bir çatışma noktasında bulunuyor.)
- The decision he made at the crossroads changed the course of his life. (Çatışma noktasında verdiği karar, hayatının seyrini değiştirdi.)
- At the crossroads, there was a sign pointing to the nearest town. (Çatışma noktasında, en yakın kasabaya işaret eden bir işaret vardı.)
- The company has reached a crossroads and must choose between growth and sustainability. (Şirket bir çatışma noktasına geldi ve büyüme ile sürdürülebilirlik arasında seçim yapmak zorunda.)
- The crossroads was the site of a major accident last week. (Çatışma noktası, geçen hafta büyük bir kaza yeriydi.)
- He found himself at a crossroads when he realized he had to choose between his career and his family. (Kariyeri ve ailesi arasında seçim yapmak zorunda olduğunu fark ettiğinde, kendisini bir çatışma noktasında buldu.)
- The crossroads is a place where many stories intersect. (Çatışma noktası, birçok hikayenin kesiştiği bir yerdir.)
- The town grew rapidly after it was established at the crossroads of two major trade routes. (İki ana ticaret yolunun kesiştiği bir çatışma noktasında kurulduktan sonra kasaba hızla büyüdü.)
- The crossroads was a popular meeting place for travelers. (Çatışma noktası, yolcuların popüler bir buluşma yeri idi.)
- She was at a crossroads in her life and needed to make a change. (Hayatında bir dönüm noktasındaydı ve bir değişiklik yapması gerekiyordu.)
- The crossroads was a symbol of the town’s
importance as a center of commerce and trade. (Çatışma noktası, ticaret ve iş merkezi olarak kasabanın önemini simgeliyordu.)
17. The crossroads is a place where different cultures and traditions come together. (Çatışma noktası, farklı kültürler ve geleneklerin bir araya geldiği bir yerdir.)
- At the crossroads, he had to decide whether to continue on his current path or take a risk and try something new. (Çatışma noktasında, mevcut yoluna devam etmeyi mi yoksa risk alıp yeni bir şeyler denemeyi mi seçeceğine karar vermek zorunda kaldı.)
- The town council held a meeting at the crossroads to discuss the construction of a new bridge. (Köy meclisi, yeni bir köprü yapımını tartışmak için çatışma noktasında bir toplantı düzenledi.)
- The crossroads was the scene of a historic battle that changed the course of the war. (Çatışma noktası, savaşın seyrini değiştiren tarihi bir savaşın sahnesiydi.)
Hemen Yorum Yaz