Mess İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mess İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Mess – Karışıklık, düzensizlik, pislik

  1. My room is always a mess. (Odama her zaman karışık.)
  2. I don’t want to clean up this mess alone. (Bu karışıklığı yalnız temizlemek istemiyorum.)
  3. The party left a mess in the living room. (Parti, oturma odasında bir karışıklık bıraktı.)
  4. Don’t make a mess while you’re eating. (Yemek yerken karışıklık yapma.)
  5. The kitchen was in a mess after we finished cooking. (Yemek pişirdikten sonra mutfak karışık haldeydi.)
  6. I’m sorry for the mess, I haven’t had time to clean up. (Karışıklık için özür dilerim, temizlemek için zamanım olmadı.)
  7. He always leaves a mess in the bathroom. (O, her zaman banyoda karışıklık bırakır.)
  8. There’s a mess in the garage that needs to be sorted out. (Düzene sokulması gereken bir garaj karışıklığı var.)
  9. I can’t find anything in this mess. (Bu karışıklıkta hiçbir şey bulamıyorum.)
  10. The construction site was a mess with debris everywhere. (İnşaat sahası, her yerde enkazla dolu bir karışıklıktı.)
  11. I tripped and fell into the mess on the floor. (Takıldım ve yerdeki karışıklığa düştüm.)
  12. We need to clean up the mess before the guests arrive. (Misafirler gelmeden önce karışıklığı temizlememiz gerekiyor.)
  13. The kids made a mess with the paints. (Çocuklar boyalarla bir karışıklık yarattılar.)
  14. She tried to tidy up the mess, but it was too big for her to handle alone. (Karışıklığı toparlamaya çalıştı, ancak tek başına üstesinden gelmek için çok büyüktü.)
  15. His room was a mess, with clothes and papers scattered everywhere. (Odası, her yerde dağınık giysiler ve kağıtlarla dolu bir karışıklıktı.)
  16. The train station was a mess with people rushing to catch their trains. (Tren istasyonu, trenlerini yakalamak için acele eden insanlarla dolu bir karışıklıktı.)
  17. The storm left a mess in the streets with fallen trees and power lines. (Fırtına, düşen ağaçlar ve elektrik hatlarıyla sokaklarda bir karışıklık bıraktı.)
  18. The project was a mess because nobody was taking responsibility. (Proje, kimse sorumluluk almadığı için bir karışıklıktı.)
  19. She cleaned up the mess in the kitchen and it looked brand new. (Mutfağı temizledi ve hiç kullanılmamış gibi görünüyordu.)
  20. He made a mess of the presentation by forgetting his notes. (Notlarını unutarak sunumu karıştırdı.)
  1. The party guests made a mess with their food and drinks. (Parti misafirleri, yiyecek ve içecekleriyle bir karışıklık yarattılar.)
  2. The garage was a mess because we had too much stuff in it. (Garaj, içinde çok fazla şey olduğu için bir karışıklıktı.)
  3. The children’s toys were all over the living room, creating a mess. (Çocukların oyuncakları, oturma odasının her yerinde bir karışıklık yarattı.)
  4. I don’t like going to that restaurant because it’s always a mess. (O restorana gitmeyi sevmiyorum çünkü her zaman karışık.)
  5. The office was a mess after the weekend because nobody had cleaned up. (Hafta sonundan sonra ofis karışık haldeydi çünkü kimse temizlemedi.)
  6. She tried to fix the mess she made, but it was too late. (Yarattığı karışıklığı düzeltmeye çalıştı, ancak çok geçti.)
  7. The room was a mess because we had just moved in and hadn’t unpacked yet. (Oda, yeni taşındığımız için hala çözülmemiş bir karışıklıktı.)
  8. He left a mess in the bathroom and didn’t even bother to clean it up. (Banyoda bir karışıklık bıraktı ve hatta temizlemekle uğraşmadı.)
  9. The construction workers made a mess with their equipment and tools. (İnşaat işçileri, ekipmanları ve araç gereçleriyle bir karışıklık yarattılar.)
  10. The party was a mess because nobody followed the rules. (Parti, kimse kurallara uymadığı için bir karışıklıktı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.