Medley İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Medley İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Medley

Medley, birçok farklı şeyin bir araya getirilmesi anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

1. I enjoyed the medley of flavors in that dish. (O yemeğin lezzetlerinin karışımını sevdim.)
2. The concert ended with a medley of the band’s greatest hits. (Konser, grubun en büyük hitlerinin karışımıyla sona erdi.)
3. She created a medley of flowers from her garden. (Bahçesinden çiçeklerin karışımını yarattı.)
4. The medley of colors in the painting was stunning. (Tablodaki renklerin karışımı şaşırtıcıydı.)
5. The medley of sounds coming from the street was overwhelming. (Sokaktan gelen seslerin karışımı eziciydi.)
6. The medley of cultures in this city is fascinating. (Bu şehirdeki kültürlerin karışımı büyüleyici.)
7. She created a medley of different fabrics to make a unique dress. (Farklı kumaşların karışımını kullanarak eşsiz bir elbise yarattı.)
8. The medley of scents in the air was intoxicating. (Havadaki kokuların karışımı sarhoş ediciydi.)
9. The band played a medley of songs from the 80s. (Grup, 80’lerden şarkıların karışımını çaldı.)
10. The medley of emotions I felt during the movie was overwhelming. (Filmi izlerken hissettiklerim çok farklıydı.)
11. The chef created a medley of appetizers for us to try. (Şef, denememiz için birçok farklı aperatifin karışımını yarattı.)
12. The medley of voices in the choir was beautiful. (Korodaki seslerin karışımı güzeldi.)
13. The medley of textures in the fabric was interesting. (Kumaşın dokularının karışımı ilginçti.)
14. The DJ played a medley of dance hits to get the party started. (DJ, partiye başlamak için dans hitlerinin karışımını çaldı.)
15. The medley of spices in the curry was delicious. (Karışımın içindeki baharatlar lezzetliydi.)
16. The medley of ideas in the meeting was productive. (Toplantıdaki fikirlerin karışımı üretken oldu.)
17. The band performed a medley of Christmas carols. (Grup, Noel şarkılarının karışımını çaldı.)
18. The medley of patterns on the wallpaper was busy but interesting. (Duvar kağıdındaki desenlerin karışımı kalabalık ama ilginçti.)
19. The medley of flavors in the tea was unique. (Çaydaki lezzetlerin karışımı benzersizdi.)
20. The medley of instruments in the orchestra was impressive. (Orkestradaki enstrümanların karışımı etkileyiciydi.)

Devam Et

“Devam et” bir işe, bir konuşmaya, bir etkinliğe veya bir duruma devam etmek için kullanılan bir ifadedir.

Örnek Cümleler:

1. Please continue with your presentation. (Lütfen sunumunuza devam edin.)
2. The storm didn’t stop us from continuing our hike. (Fırtına, yürüyüşümüze devam etmemize engel olmadı.)
3. I need to take a break before I can continue with this task. (Bu göreve devam etmeden önce bir mola vermem gerekiyor.)
4. The professor asked the student to continue their research. (Profesör, öğrencinin araştırmasına devam etmesini istedi.)
5. Despite the difficulties, we decided to continue with our plan. (Zorluklara rağmen planımıza devam etmeye karar verdik.)
6. The teacher asked the students to continue working on their assignments. (Öğretmen, öğrencilere ödevlerine devam etmelerini söyledi.)
7. The company decided to continue with their expansion plans. (Şirket, genişleme planlarına devam etmeye karar verdi.)
8. The singer had to stop in the middle of the song but then continued. (Şarkıcı, şarkının ortasında durmak zorunda kaldı ama sonra devam etti.)
9. The athlete had to take a break but then continued with the race. (Sporcu, yarışa ara vermek zorunda kaldı ama sonra yarışa devam etti.)
10. The discussion was interrupted but then continued after the problem was resolved. (Tartışma kesintiye uğradı ama sonra sorun çözüldükten sonra devam etti.)
11. We can’t continue with the game until everyone arrives. (Herkes gelene kadar oyunumuza devam edemeyiz.)
12. The doctor asked the patient to continue taking the medication. (Doktor, hastanın ilacını almaya devam etmesini söyledi.)
13. The movie paused for a brief intermission but then continued. (Film kısa bir ara verdi ama sonra devam etti.)
14. The construction was temporarily stopped due to bad weather, but then continued. (Yapı çalışmaları kötü hava koşulları nedeniyle geçici olarak durduruldu ama sonra devam etti.)
15. The meeting was adjourned but will continue tomorrow. (Toplantı sonlandırıldı ama yarın devam edecek.)
16. The team had to regroup but then continued with their strategy. (Ekip tekrar toplanmak zorunda kaldı ama sonra stratejilerine devam etti.)
17. The teacher asked the student to continue practicing their math skills. (Öğretmen, öğrencinin matematik becerilerini geliştirmeye devam etmesini istedi.)
18. The concert had to stop for a few technical difficulties but then continued. (Konser, birkaç teknik zorluk nedeniyle durmak zorunda kaldı ama sonra devam etti.)
19. The chef had to pause for a moment but then continued cooking. (