Matchless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Matchless İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Matchless Nedir?

Matchless, “eşsiz” veya “rakipsiz” anlamına gelen İngilizce bir sıfattır. Bu kelime, bir şeyin diğerlerinden farklı ve üstün olduğunu ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. His cooking skills are matchless, no one can cook like him. (Onun yemek pişirme becerileri eşsizdir, kimse onun gibi pişiremez.)
2. The sunset over the ocean was a matchless sight. (Okyanusta batan güneş eşsiz bir manzaraydı.)
3. She has a matchless voice, she is the best singer I’ve ever heard. (Onun eşsiz bir sesi var, duyduğum en iyi şarkıcı.)
4. The company’s success is due to its matchless customer service. (Şirketin başarısı eşsiz müşteri hizmetine bağlıdır.)
5. The Taj Mahal is a matchless masterpiece of architecture. (Taj Mahal, mimarinin eşsiz bir başyapıtıdır.)
6. Her intelligence is matchless, she is always ahead of the game. (Onun zekası eşsiz, her zaman önde olur.)
7. The love between a mother and her child is matchless. (Bir anne ve çocuğu arasındaki sevgi eşsizdir.)
8. The company’s products are matchless in terms of quality and innovation. (Şirketin ürünleri kalite ve yenilik açısından eşsizdir.)
9. The beauty of nature is matchless, it cannot be replicated. (Doğanın güzelliği eşsizdir, tekrarlanamaz.)
10. His dedication to his work is matchless, he always goes above and beyond. (İşine olan bağlılığı eşsizdir, her zaman fazlasını yapar.)
11. The view from the top of the mountain was matchless. (Dağın tepesinden manzara eşsizdi.)
12. The company’s success is attributed to its matchless team spirit. (Şirketin başarısı eşsiz takım ruhuna atfedilir.)
13. The taste of the food was matchless, it was like nothing I had ever eaten before. (Yemeğin tadı eşsizdi, daha önce hiç yemediğim bir şey gibiydi.)
14. The hotel’s amenities were matchless, they had everything you could ask for. (Otelin olanakları eşsizdi, isteyebileceğiniz her şeye sahiptiler.)
15. Her beauty is matchless, she is like a goddess. (Onun güzelliği eşsizdir, bir tanrıça gibidir.)
16. The company’s success is due to its matchless attention to detail. (Şirketin başarısı detaylara olan eşsiz dikkatine bağlıdır.)
17. The performance of the orchestra was matchless, it was a once-in-a-lifetime experience. (Orkestranın performansı eşsizdi, bir kereye mahsus

18. The athlete’s speed and agility are matchless, he is a true champion. (Sporcu’nun hızı ve çevikliği eşsizdir, o gerçek bir şampiyondur.)
19. The company’s commitment to sustainability is matchless, they are leading the way in environmental responsibility. (Şirketin sürdürülebilirliğe olan bağlılığı eşsizdir, çevresel sorumlulukta öncülük ediyorlar.)
20. The novel’s plot twists were matchless, I couldn’t put the book down. (Romanın hikaye örgüsü eşsizdi, kitabı bırakamadım.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah yazılmıştır.)