Matchmaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Matchmaker İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Matchmaker Nedir?

Matchmaker, çiftleri bir araya getiren kişi veya sistemdir. Bu, romantik bir ilişki için veya iş amaçları için yapılabilir.

Örnek Cümleler:

1. My friend is a matchmaker and she introduced me to my boyfriend. (Arkadaşım bir çöpçatan ve erkek arkadaşımla beni tanıştırdı.)
2. The matchmaker has a great success rate in bringing together compatible couples. (Çöpçatan, uyumlu çiftleri bir araya getirmede büyük bir başarı oranına sahiptir.)
3. We hired a matchmaker to help us find a suitable business partner. (Uygun bir iş ortağı bulmamıza yardımcı olmak için bir çöpçatan kiraladık.)
4. The matchmaker uses a variety of techniques to assess compatibility between potential partners. (Çöpçatan, potansiyel partnerler arasındaki uyumu değerlendirmek için çeşitli teknikler kullanır.)
5. She met her husband through a matchmaker who specialized in international matchmaking. (Uluslararası çöpçatanlığa odaklanan bir çöpçatan aracılığıyla kocasıyla tanıştı.)
6. The matchmaker carefully considers the personalities and values of both parties before making any introductions. (Çöpçatan, tanıtım yapmadan önce her iki tarafın kişiliklerini ve değerlerini dikkatlice düşünür.)
7. The matchmaker charges a fee for her services, but many people find it worth the investment. (Çöpçatan hizmetleri için ücret alır, ancak birçok insan bunun yatırıma değer olduğunu düşünür.)
8. Matchmaking has become more popular in recent years as people have become busier and have less time to date. (İnsanlar daha meşgul hale geldikçe ve flört etmek için daha az zamanları olduğu için son yıllarda çöpçatanlık daha popüler hale gelmiştir.)
9. The matchmaker has a database of eligible singles and uses it to make matches. (Çöpçatan, uygun bekarların bir veritabanına sahiptir ve bunu maç yapmak için kullanır.)
10. Matchmaking requires a lot of patience and attention to detail to ensure successful matches. (Başarılı eşleştirmeler için çöpçatanlık çok sabır ve detaylı bir dikkat gerektirir.)
11. The matchmaker’s reputation is very important, so she works hard to maintain a high level of professionalism. (Çöpçatanın itibarı çok önemlidir, bu nedenle yüksek bir profesyonellik seviyesini korumak için çalışır.)
12. She had been disappointed by online dating, so she decided to try a matchmaker instead. (Online flörtten hayal kırıklığına uğramıştı, bu nedenle bunun yerine bir çöpçatan denemeye karar verdi.)
13. The matchmaker interviews potential clients to understand their preferences and expectations. (Çöpçatan, müşterilerin tercihlerini ve beklentilerini anlamak için potansiyel mü

şterilerle görüşür.)
14. The matchmaker is known for her ability to create strong connections between people who may not have met otherwise. (Çöpçatan, aksi takdirde tanışamayacak insanlar arasında güçlü bağlantılar oluşturma yeteneğiyle tanınır.)

15. She went to a matchmaking event and ended up meeting the love of her life. (Bir çöpçatanlık etkinliğine gitti ve hayatının aşkıyla tanıştı.)
16. The matchmaker takes into account factors such as age, interests, and values when making matches. (Çöpçatan, maç yaparken yaş, ilgi ve değerler gibi faktörleri dikkate alır.)
17. Some people are hesitant to use a matchmaker, but it can be a great way to meet compatible partners. (Bazı insanlar bir çöpçatan kullanmaktan çekinirler, ancak uyumlu partnerlerle tanışmak için harika bir yol olabilir.)
18. The matchmaker has a strict confidentiality policy to protect the privacy of her clients. (Çöpçatanın müşterilerinin gizliliğini korumak için sıkı bir gizlilik politikası vardır.)
19. Matchmaking can be a bit expensive, but it’s worth it if you find your soulmate. (Çöpçatanlık biraz pahalı olabilir, ancak ruh eşinizi bulursanız buna değer.)
20. The matchmaker’s goal is to help people find long-lasting and meaningful relationships. (Çöpçatanın amacı, insanların uzun süreli ve anlamlı ilişkiler bulmalarına yardımcı olmaktır.)