Mangle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Mangle İle İlgili Cümleler
Anlam: Bir şeyin parçalarını karıştırarak şekil değiştirmek veya bozmak.
- The dog mangled the stuffed animal beyond recognition. (Köpek peluş hayvanı tanınmaz hale getirdi.)
- The machine mangled the metal sheet into a twisted mess. (Makine metal levhayı bir çözülmüş karışıklığa dönüştürdü.)
- The tornado mangled the entire town, leaving nothing standing. (Tornado tüm şehri mahvetti ve ayakta hiçbir şey bırakmadı.)
- The car accident mangled the front end of the vehicle. (Araç kazası aracın ön kısmını mahvetti.)
- The toddler mangled the puzzle pieces and couldn’t complete it. (Küçük çocuk puzzle parçalarını mahvetti ve tamamlayamadı.)
- The garbage disposal mangled the spoon that fell in. (Çöp öğütücüsü içine düşen kaşığı mahvetti.)
- The storm mangled the power lines, causing widespread outages. (Fırtına elektrik tellerini mahvetti ve geniş çaplı kesintilere neden oldu.)
- The bear mangled the hiker’s backpack, searching for food. (Ayi yiyecek ararken, yürüyüşçünün sırt çantasını mahvetti.)
- The wrestler mangled his opponent’s arm, causing a severe injury. (Güreşçi rakibinin kolunu mahvetti ve ciddi bir yaralanmaya neden oldu.)
- The blender mangled the fruit, creating a smoothie. (Mikser meyveyi mahvetti ve smoothie yaptı.)
- The printer mangled the paper, jamming it in the machine. (Yazıcı kağıdı mahvetti ve makineye sıkıştırdı.)
- The thief mangled the lock, trying to break into the house. (Hırsız evin içine girmeye çalışırken, kiliti mahvetti.)
- The dog mangled the leash, trying to escape from its owner. (Köpek sahibinden kaçmaya çalışırken, tasmayı mahvetti.)
- The chef mangled the chicken, making a delicious stir-fry. (Şef tavukları mahvetti ve lezzetli bir wok yemeği yaptı.)
- The hailstorm mangled the car’s windshield, shattering it completely. (Dolu fırtın
- The athlete mangled his ankle during the game, ending his season. (Sporcu oyun sırasında ayak bileğini mahvetti ve sezonunu sonlandırdı.)
- The child mangled the clay, trying to make a sculpture. (Çocuk heykel yapmaya çalışırken kilin yapısını mahvetti.)
- The storm mangled the beach, eroding the sand and changing its shape. (Fırtına sahili mahvetti, kumları aşındırarak şeklini değiştirdi.)
- The cat mangled the curtains, trying to climb them. (Kedi perdelere tırmanmaya çalışırken, onları mahvetti.)
- The worker mangled his hand in the machinery, requiring immediate medical attention. (İşçi makinede elini mahvetti ve acil tıbbi müdahale gerektirdi.)
Hemen Yorum Yaz