Tempt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempt İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tempt İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Cezbetmek, baştan çıkarmak, dürtülemek.

1. She was tempted to buy the expensive dress. (O, pahalı elbiseyi almak için cezbedildi.)
2. He was tempted to skip work and go to the beach. (O, işi atlayıp plaja gitmek için dürtülüyordu.)
3. The aroma of fresh baked cookies tempted her. (Taze pişmiş kurabiyelerin kokusu onu cezbetti.)
4. He was tempted by the offer of a higher salary. (Daha yüksek bir maaş teklifi onu baştan çıkardı.)
5. She was tempted to cheat on the exam. (Sınavda kopya çekmek onu cezbetti.)
6. The advertisement tempted him to try the new restaurant. (Reklam, yeni restoranı denemek için onu dürttü.)
7. The opportunity to travel the world tempted her. (Dünya turuna çıkmak fırsatı onu baştan çıkardı.)
8. He was tempted to break his diet with a piece of cake. (Diyetini pastayla bozmak onu dürttü.)
9. The tempting smell of the barbecue made her hungry. (Barbekünün cezbedici kokusu onu aç bıraktı.)
10. She was tempted to quit her job and start her own business. (İşinden ayrılıp kendi işini kurmak onu cezbetti.)
11. The promise of adventure tempted him to go on a backpacking trip. (Macera vaadi onu sırt çantasıyla geziye çıkmaya teşvik etti.)
12. He was tempted to lie to get out of trouble. (Sorundan kurtulmak için yalan söylemek onu cezbetti.)
13. The beauty of the landscape tempted her to take a photo. (Manzaranın güzelliği onu fotoğraf çekmeye teşvik etti.)
14. He was tempted to try the spicy food despite his aversion to it. (Acılı yiyeceği sevmemesine rağmen denemek onu dürttü.)
15. The prospect of fame and fortune tempted her to become an actress. (Ün ve servet vaadi onu bir aktris olmaya teşvik etti.)
16. He was tempted to break the law for a quick profit. (Hızlı bir kar için yasayı çiğnemek onu cezbetti.)
17. The temptation to check her phone during the meeting was strong. (Toplantı sırasında telefonuna bakma dürtüsü güçlüydü.)
18. The sight of the beach tempted him to go for a swim. (Plaj manzarası onu yüzmeye gitmeye dürttü.)
19. She was tempted to buy the latest gadget even though she didn’t really need it. (Son teknolojik aleti almak için cezbedildi, ama gerçekten ihtiyacı yoktu.)
20. The offer of a free trial tempted him to sign up for the gym. (Bedava deneme fırsatı onu spor salonuna kaydolmaya te

şvik etti.)

Bu cümlelerde “tempt” kelimesi, bir şey yapmak veya almak için insanların duygusal dürtülerini harekete geçirmesi anlamında kullanılmaktadır. Bu duygusal dürtüler, genellikle bir şeyin cazibesi, teklifin cazibesi, bir hissin nüansı veya bir davranışın akılsızca cazibesi gibi şeyler olabilir.