Long Gone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Long gone
Long gone, Türkçe karşılığı “çok uzakta/kayıp” olan bir ifadedir. Bu ifade, genellikle bir şeyin artık mevcut olmadığını, yapılmadığını veya hatırlanmadığını ifade etmek için kullanılır.
Örnek cümleler:
- My childhood memories are long gone. (Çocukluk anılarım çok uzakta.)
- The days of handwritten letters are long gone. (El yazısı mektupların günleri geride kaldı.)
- The old coffee shop we used to go to is long gone. (Gittiğimiz eski kahve dükkanı artık kayıp.)
- The popularity of that TV show is long gone. (O televizyon programının popülerliği artık geçmişte kaldı.)
- The tradition of sending Christmas cards is long gone. (Noel kartları gönderme geleneği artık kayboldu.)
- The glory days of the team are long gone. (Takımın eski şanlı günleri geride kaldı.)
- The last time I saw him was long gone. (Onu son gördüğüm zaman çok uzakta kaldı.)
- The significance of that event is long gone. (Olayın önemi artık kaybolmuştur.)
- The era of cassette tapes is long gone. (Kaset bantlarının dönemi artık geride kaldı.)
- The fashion trend from the 80s is long gone. (80’lerden gelen moda trendi kayboldu.)
- The innocence of childhood is long gone. (Çocukluğun masumiyeti çok uzakta kaldı.)
- The memories of our first date are long gone. (İlk buluşmamızın anıları artık kayıp.)
- The old-fashioned values of the past are long gone. (Geçmişteki eski moda değerler kayboldu.)
- The time when people used to write with fountain pens is long gone. (İnsanların dolma kalemlerle yazdığı zamanlar çok uzakta kaldı.)
- The tradition of families eating dinner together is long gone. (Ailelerin birlikte akşam yemeği yeme geleneği artık kayboldu.)
- The nostalgia for the old times is long gone. (Eski zamanların nostaljisi artık geçmişte kaldı.)
- The old building we used to visit is long gone. (Ziyaret ettiğimiz eski bina kayboldu.)
- The magic of Christmas morning is long gone. (Noel sabahının sihirli havası çok uzakta kaldı.)
- The popularity of that singer is long gone. (O şarkıcının popülerliği artık kayboldu.)
- The feeling of being carefree is long gone. (Kaygısız olma hissi çok uzakta kaldı.)
- The memories of our childhood home are long gone. (Çocukluk evimizin anıları çok uzakta kaldı.)
- The traditional way of making bread is long gone. (Ekmeğin geleneksel yapım yöntemi artık kayboldu.)
- The popularity of flip phones is long gone. (Katlanabilir telefonların popülaritesi artık geçmişte kaldı.)
- The art of letter writing is long gone. (Mektup yazma sanatı artık kayboldu.)
- The old-fashioned idea of chivalry is long gone. (Şövalyelik eski moda bir düşünce ve çok uzakta kaldı.)
- The trend of wearing bell-bottoms is long gone. (Zil paça pantolon giyme trendi artık kayboldu.)
- The feeling of excitement for a new year is long gone. (Yeni yıl için heyecan hissi çok uzakta kaldı.)
- The days of using typewriters are long gone. (Daktiloların kullanıldığı günler artık geride kaldı.)
- The old custom of arranged marriages is long gone. (Düzenlenmiş evliliklerin eski gelenekleri kayboldu.)
- The nostalgia for old Hollywood is long gone. (Eski Hollywood nostaljisi artık geçmişte kaldı.)
Hemen Yorum Yaz