Light İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Light İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Light

Meaning: the natural agent that stimulates sight and makes things visible; electromagnetic radiation of any wavelength that travels in a vacuum at a speed of about 299,792 kilometers per second.

Examples:

1. The light in the room is too dim to read properly. (Oda ışığı okumak için yeterince parlak değil.)
2. He turned on the light switch but nothing happened. (Anahtarı açtı, ama hiçbir şey olmadı.)
3. Sun light is essential for the growth of plants. (Güneş ışığı bitkilerin büyümesi için önemlidir.)
4. The light from the candle flickered in the darkness. (Mumun ışığı karanlıkta titredi.)
5. The sky was filled with light from the fireworks. (Gökyüzü havai fişeklerden gelen ışıkla doluydu.)
6. The room was flooded with light as soon as he opened the curtains. (Perdeleri açar açmaz oda ışıkla dolmuştu.)
7. He put his hand over his eyes to shield them from the light of the sun. (Gözlerini güneşin ışığından korumak için elini üzerine koydu.)
8. The traffic light turned red, and we had to stop the car. (Trafik lambası kırmızıya döndü ve arabayı durdurmak zorunda kaldık.)
9. The light on the dashboard indicated that the car needed an oil change. (Gösterge panelindeki ışık aracın yağ değişimi gerektirdiğini gösteriyordu.)
10. She felt a light breeze on her face as she walked along the beach. (Sahilde yürürken yüzünde hafif bir esinti hissetti.)
11. The light bulb needs to be replaced because it’s burned out. (Işık ampulü değiştirilmeli çünkü yanmış.)
12. The light of the moon reflected off the surface of the lake. (Ay ışığı gölün yüzeyinden yansıdı.)
13. He looked up at the light shining from the lighthouse. (Fenerden gelen ışığa baktı.)
14. The light in the refrigerator is not working. (Buzdolabındaki ışık çalışmıyor.)
15. She was wearing a light jacket because the weather was mild. (Hava ılık olduğu için hafif bir ceket giyiyordu.)
16. The

style=”color:blue”> light from the fireworks lit up the night sky. (Havai fişeklerin ışığı gece gökyüzünü aydınlattı.)
17. The room was filled with light from the chandelier. (Avizeden gelen ışıkla oda dolmuştu.)

18. She noticed a light in his eyes when he talked about his passion for music. (Müzik tutkusundan bahsederken gözlerinde bir ışıltı fark etti.)
19. The light was fading as the sun began to set. (Güneş batmaya başladığında ışık giderek azalmaya başladı.)
20. The light of the fire cast shadows on the walls of the room. (Ateşin ışığı odaya gölgeler düşürdü.)