Lifelike İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lifelike İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lifelike

Lifelike, Türkçe karşılığı “gerçekçi” olan bir İngilizce sıfattır. Bir şeyin gerçek hayatta var olan bir şeye benzemesi anlamında kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The lifelike sculpture of a lion looked so real that it frightened some visitors. (Aslanın gerçekçi heykeli, bazı ziyaretçileri korkuttu.)
  2. The special effects in the movie were so lifelike that it felt like you were in the middle of the action. (Filmin özel efektleri o kadar gerçekçiydi ki sanki olayların ortasında gibi hissettin.)
  3. The artist’s lifelike paintings of animals were incredibly detailed. (Sanatçının hayvanların gerçekçi tabloları inanılmaz ayrıntılıydı.)
  4. The robot’s lifelike movements were impressive. (Robotun gerçekçi hareketleri etkileyiciydi.)
  5. The virtual reality experience was so lifelike that it was hard to believe it wasn’t real. (Sanal gerçeklik deneyimi o kadar gerçekçiydi ki gerçek olmadığına inanmak zordu.)
  6. The texture of the lifelike skin on the prosthetic hand was amazing. (Protez eldeki gerçekçi cildin dokusu şaşırtıcıydı.)
  7. The actor’s lifelike portrayal of the character won him an award. (Oyuncunun karakterin gerçekçi canlandırması ona bir ödül kazandırdı.)
  8. The museum had a lifelike exhibit of a prehistoric cave. (Müze, tarih öncesi bir mağaranın gerçekçi sergisine sahipti.)
  9. The animatronic dinosaur was so lifelike that kids were afraid to approach it. (Animatronik dinozor o kadar gerçekçiydi ki çocuklar yaklaşmaktan korktular.)
  10. The lifelike sound effects made the horror movie even scarier. (Gerçekçi ses efektleri korku filmini daha da korkunç yaptı.)
  11. The lifelike simulation of a rollercoaster ride made some people feel sick. (Bir rollercoaster sürüşünün gerçekçi simülasyonu, bazı insanlar için mide bulandırıcıydı.)
  12. The company created a lifelike virtual assistant that can respond to voice commands. (Şirket, sesli komutlara yanıt verebilen gerçekçi bir sanal asistan oluşturdu.)
  13. The lifelike painting of a cityscape captured the essence of the bustling metropolis. (Şehir manzarasının gerçekçi resmi, hareketli büyük şehrin özünü yakaladı.)
  14. The lifelike 3D printed organs are revolutionizing medical research. (Gerçekçi 3D yazdırılan organlar, tıp araştırmalarını devrimleştiriyor.)
  15. The lifelike puppets in the play were so well-made that they seemed alive. (Oy

unun gerçekçi kuklaları o kadar iyi yapılmıştı ki canlı gibi göründüler.)
16. The artist’s lifelike sculpture of a famous historical figure was a masterpiece. (Sanatçının ünlü tarihi figürün gerçekçi heykeli bir başyapıttı.)

  1. The video game’s lifelike graphics made it feel like you were in a different world. (Video oyununun gerçekçi grafikleri, farklı bir dünyadaymış gibi hissettirdi.)
  2. The lifelike prosthetic limb gave the veteran a new lease on life. (Gerçekçi protez uzuv, gaziyi hayata yeniden bağladı.)
  3. The lifelike shadow puppets in the performance mesmerized the audience. (Performansta kullanılan gerçekçi göl kuklaları izleyicileri büyüledi.)
  4. The artist’s lifelike portrait of the celebrity captured their likeness perfectly. (Sanatçının ünlünün gerçekçi portresi, onların benzerliğini mükemmel şekilde yakaladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.