Lean Upon İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lean Upon İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Dayanmak, güvenmek, sırtını yaslamak
- I always lean upon my best friend when I need help. (En iyi arkadaşıma her zaman yardıma ihtiyacım olduğunda güvenirim.)
- The little girl leaned upon her mother when she was scared. (Küçük kız korktuğunda annesine dayandı.)
- You can lean upon me for support during this difficult time. (Bu zor zamanlarda destek için bana güvenebilirsin.)
- He had to lean upon his cane to walk. (Yürümek için bastonuna dayanmak zorunda kaldı.)
- The team will have to lean upon their experience to win the championship. (Takım, şampiyonluğu kazanmak için tecrübelerine güvenmek zorunda kalacak.)
- She leaned upon her faith to get through the tough times. (Zor zamanlarda inancına dayandı.)
- We can lean upon each other for emotional support. (Duygusal destek için birbirimize güvenebiliriz.)
- The company had to lean upon their reserves to stay afloat during the recession. (Şirket, durgunluk sırasında ayakta kalmak için rezervlerine dayanmak zorunda kaldı.)
- The politician tried to lean upon his charisma to win the election. (Politikacı, seçimi kazanmak için karizmasına güvenmeye çalıştı.)
- I can always lean upon my partner for guidance. (Her zaman ortağımın rehberliğine güvenebilirim.)
- The student leaned upon their notes during the exam. (Sınav sırasında öğrenci notlarına dayandı.)
- She had to lean upon her savings to pay for the unexpected medical bills. (Beklenmedik tıbbi faturaları ödemek için birikimlerine dayanmak zorunda kaldı.)
- The athlete had to lean upon their training to win the race. (Yarışı kazanmak için sporcu antrenmanına güvenmek zorunda kaldı.)
- The family had to lean upon each other to cope with the loss of their loved one. (Sevdiklerinin kaybıyla başa çıkmak için aile birbirlerine dayanmak zorunda kaldı.)
- The musician had to lean upon their talent to create a hit song. (Hit bir şarkı yaratmak için müzisyen yeteneğine güvenmek zorunda kaldı.)
- The CEO had to lean upon their leadership skills to turn the company around. (Şirketi dönüştürmek için CEO liderlik becerilerine dayanmak zorunda kaldı.)
- The community had to lean upon their resilience to recover from the natural disaster. (Doğal afetin üstesinden gelmek için toplum dayanıklılığına güvenmek zorunda kaldı.)
- The artist had to lean upon their imagination to create a unique masterpiece. (Benzersiz bir başyapıt yaratmak için sanatçı hayal gücüne dayan
- The manager had to lean upon their problem-solving skills to resolve the conflicts within the team. (Takım içindeki çatışmaları çözmek için yönetici problem çözme becerilerine güvenmek zorunda kaldı.)
- The entrepreneur had to lean upon their determination to launch a successful business. (Başarılı bir işletme kurmak için girişimci kararlılığına dayanmak zorunda kaldı.)
Türkçe Karşılıkları: güvenmek, dayanmak, sırtını yaslamak
Hemen Yorum Yaz