Laugh İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laugh İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laugh İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laugh kelimesi Türkçe’de “gülmek” anlamına gelir. Aşağıda, günlük İngilizce cümlelerde “laugh” kelimesinin kullanımı için 20 örnek verilmiştir.

  1. I couldn’t help but laugh at his joke. (Onun şakasına gülmekten kendimi alamadım.)
  2. She has a contagious laugh that always cheers me up. (O, her zaman beni neşelendiren bulaşıcı bir gülmeye sahip.)
  3. It’s always good to have a laugh with friends. (Arkadaşlarla gülmek her zaman iyidir.)
  4. His laugh echoed through the room. (Gülüşü odaya yayıldı.)
  5. The comedian had the audience in stitches with his hilarious jokes. (Komedyen, harika şakalarıyla izleyicileri gülmekten yerlere yatırdı.)
  6. She tried to stifle her laugh during the serious meeting. (Ciddi toplantı sırasında gülüşünü bastırmaya çalıştı.)
  7. I burst out laughing when I saw the funny cat video. (Komik kedi videosunu görünce kahkahalarla gülmeye başladım.)
  8. His laugh was so loud that it woke up the baby. (Gülmek o kadar yüksek sesle oldu ki, bebek uyandı.)
  9. We laughed until our stomachs hurt. (Karınlarımız ağrıyana kadar güldük.)
  10. The silly joke made everyone in the room laugh. (Saçma şaka odadaki herkesi güldürdü.)
  11. She couldn’t contain her laugh when she saw the old photo of herself. (Kendisine ait eski fotoğrafı görünce gülmeyi tutamadı.)
  12. The little boy’s laugh was so adorable. (Küçük çocuğun gülüşü o kadar sevimliydi.)
  13. He laughed nervously when he realized he had made a mistake. (Hatasını fark edince sinirli bir şekilde güldü.)
  14. She had a good laugh at the memory of her first job interview. (İlk iş görüşmesi anısına güzel bir gülüş attı.)
  15. The group of friends shared a laugh over their embarrassing moments. (Arkadaş grubu, utanç verici anıları hakkında güldü.)
  16. The comedian’s jokes had everyone laughing uncontrollably. (Komedyenin şakaları herkesi kontrolsüzce güldürdü.)
  17. We laughed so hard that we had tears in our eyes. (Çok güldüğümüzden gözlerimizden yaşlar geldi.)
  18. She let out a loud laugh when she heard her friend’s ridiculous story. (Arkadaşının saçma hikayesini duyunca yüksek sesle güldü.)
  19. I had to hide my laugh behind my hand during the serious lecture. (Ciddi ders sırasında gülüşümü elimle örtmek zorunda kaldım.)
  20. The movie was so funny

that the whole theater was laughing out loud. (Film o kadar komikti ki, bütün sinema seyircisi kahkahalarla güldü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.