Laudatory -Laudative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laudatory -Laudative İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Laudatory – “Övgü dolu, överek yapılan”

1. Her speech was full of laudatory remarks about the achievements of the team. (Onun konuşması takımın başarıları hakkında övgü dolu ifadelerle doluydu.)
2. The book received a laudatory review from the critics. (Kitap eleştirmenlerden överek bir eleştiri aldı.)
3. The artist was praised for his laudatory work in the field of sculpture. (Sanatçı heykel alanında yaptığı övgü dolu işlerden dolayı övüldü.)
4. The laudatory comments about his performance made him feel proud. (Performansı hakkındaki övgü dolu yorumlar onu gururlandırdı.)
5. The company received a laudatory mention in the magazine’s annual report. (Şirket derginin yıllık raporunda övgü dolu bir şekilde bahsedildi.)
6. His laudatory attitude towards his employees created a positive work environment. (Çalışanlarına olan övgü dolu tutumu pozitif bir çalışma ortamı yarattı.)
7. The professor’s laudatory words inspired the students to work harder. (Profesörün övgü dolu sözleri öğrencileri daha çok çalışmaya teşvik etti.)
8. The laudatory comments from the audience showed how much they enjoyed the performance. (İzleyicilerden gelen övgü dolu yorumlar performansı ne kadar çok beğendiklerini gösterdi.)
9. The politician’s laudatory remarks about his opponent surprised the audience. (Politikacının rakibi hakkında yaptığı övgü dolu yorumlar izleyicileri şaşırttı.)
10. The company’s laudatory reputation attracted many potential investors. (Şirketin övgü dolu itibarı birçok potansiyel yatırımcıyı çekti.)
11. The laudatory article about the charity’s work encouraged people to donate more. (Hayırseverliğin çalışmaları hakkındaki övgü dolu makale insanları daha fazla bağış yapmaya teşvik etti.)
12. The laudatory tone of the speech conveyed the speaker’s admiration for the subject. (Konuşmanın övgü dolu tonu konuşmacının konuya olan hayranlığını iletti.)
13. The athlete received a laudatory mention in the sports magazine for his outstanding performance. (Spor dergisinde sporcu muhteşem performansı için övgü dolu bir şekilde bahsedildi.)
14. The laudatory comments from the judges showed how impressed they were with the contestant’s talent. (Hakemlerden gelen övgü dolu yorumlar yarışmacının yeteneğiyle ne kadar etkilendiklerini gösterdi.)
15. The teacher’s laudatory words boosted the student’s confidence. (Öğretmenin övgü dolu sözleri öğrencilerin özgüvenlerini artırdı.)
16. The company’s laudatory culture fostered a sense of pride among the employees. (Şirketin övgü dolu kültürü çalışanlar arasında bir g

önlem hissi oluşturdu.)
17. The director’s laudatory comments about the cast and crew highlighted their hard work and dedication. (Yönetmenin oyuncular ve ekibi hakkındaki övgü dolu yorumları onların çalışkanlığını ve özverisini vurguladı.)

18. The article was filled with laudatory statements about the author’s achievements. (Makale yazarın başarıları hakkında övgü dolu ifadelerle doluydu.)
19. The president’s laudatory speech praised the organization for its commitment to social justice. (Başkanın övgü dolu konuşması kuruluşun toplumsal adalet için gösterdiği özveriyi övdü.)
20. The laudatory comments about the restaurant’s cuisine encouraged more people to try it out. (Restoranın mutfağı hakkındaki övgü dolu yorumlar daha fazla insanın denemek için gelmesine teşvik etti.)