Lability İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lability İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Lability Nedir?

Lability, duygu veya davranışların hızlı ve ani bir şekilde değişebilme eğilimidir. Bu kelime, genellikle duygusal dengesizlik veya çabuk tepki verme anlamında kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She is known for her lability, often crying one moment and laughing the next. (O, lability’siyle bilinir, bir an ağlayıp bir sonraki anda güler.)
  2. The weather’s lability made it difficult to plan outdoor activities. (Hava durumunun lability’si, açık hava etkinliklerini planlamayı zorlaştırdı.)
  3. The medication caused her mood to become more labile. (İlaç onun ruh halinin daha labile hale gelmesine neden oldu.)
  4. His lability often caused problems in his personal relationships. (Onun lability’si, kişisel ilişkilerinde sık sık sorunlara neden olur.)
  5. The athlete’s performance was affected by the lability of his emotions. (Sporcu, duygularının labilitesi nedeniyle performansı etkilendi.)
  6. Her lability made it difficult for her to maintain friendships. (Onun labilitesi, arkadaşlıklarını sürdürmesini zorlaştırdı.)
  7. The patient’s lability was a symptom of her mental illness. (Hastanın lability’si, zihinsel hastalığının bir belirtisiydi.)
  8. His lability was the result of a traumatic childhood. (Onun labilitesi, travmatik bir çocukluk döneminin sonucuydu.)
  9. The politician’s lability made it difficult for him to win the trust of the public. (Politikacının labilitesi, halkın güvenini kazanmasını zorlaştırdı.)
  10. Her lability was a source of concern for her family. (Onun labilitesi, ailesi için bir kaygı kaynağıydı.)
  11. The teacher’s lability made it difficult for her to maintain classroom discipline. (Öğretmenin labilitesi, sınıf disiplinini korumasını zorlaştırdı.)
  12. His lability was the result of a hormonal imbalance. (Onun labilitesi, hormonal dengesizliğin bir sonucuydu.)
  13. The actress’s lability was seen as part of her artistic temperament. (Aktrisin labilitesi, sanatsal karakterinin bir parçası olarak görülüyordu.)
  14. The child’s lability was a result of his ADHD diagnosis. (Çocuğun labilitesi, ADHD teşhisiyle ilgiliydi.)
  15. His lability was exacerbated by his alcohol use. (Onun labilitesi, alkol kullanımıyla daha da kötüleşti.)
  16. The artist’s lability was reflected in her constantly changing style. (Sanatçının labilitesi, sürekli değişen tarzında yansıtıldı.)
  17. His lability made it difficult for him to maintain a steady job. (Onun labilitesi, sabit bir işte kalmas

ını zorlaştırdı.)
18. The patient’s lability improved after she started therapy. (Hastanın lability’si, terapiye başladıktan sonra düzeldi.)

  1. The politician’s lability made him seem unpredictable to voters. (Politikacının labilitesi, seçmenler için öngörülemeyen görünmesine neden oldu.)
  2. The team’s lability was a result of poor communication and leadership. (Takımın labilitesi, kötü iletişim ve liderlikten kaynaklandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.