Strain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Strain Nedir?


Strain, zorlama, gerilme, gerginlik veya baskı anlamına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The strain on the rope was too much for it to bear. (Halat üzerindeki gerilme dayanacak kadar fazla değildi.)
  2. The constant strain of working overtime was starting to take a toll on his health. (Sürekli fazla mesai yapmanın yarattığı baskı sağlığına zarar vermeye başlamıştı.)
  3. She felt a strain in her ankle after running for an hour. (Bir saat koştuğu için bileğinde bir gerilme hissetti.)
  4. The strain on the bridge caused it to collapse. (Köprüdeki gerginlik onun çökmesine sebep oldu.)
  5. The relationship between them was under a lot of strain due to their conflicting schedules. (Zamanlama farklılıkları nedeniyle aralarındaki ilişki büyük bir gerilim altındaydı.)
  6. The musician’s voice was starting to show signs of strain after singing for two hours. (Müzisyenin sesi iki saat şarkı söylemenin ardından gerilmeye başlamıştı.)
  7. The company was under a lot of strain due to the economic recession. (Ekonomik durgunluk nedeniyle şirket büyük bir baskı altındaydı.)
  8. The strain on his face was evident as he tried to lift the heavy box. (Ağır kutuyu kaldırmaya çalışırken yüzündeki gerilim açıktı.)
  9. The strain on the engine caused it to stall. (Motor üzerindeki baskı onun durmasına neden oldu.)
  10. The strain in his voice made it clear that he was upset. (Sesindeki gerilim onun üzgün olduğunu açıkça ortaya koyuyordu.)
  11. The bridge was designed to withstand a certain amount of strain. (Köprü belirli bir miktarda gerilmeyi kaldırmak için tasarlandı.)
  12. The athlete felt a strain in his leg muscle during the race. (Sporcu yarış sırasında bacağındaki kasında bir gerilme hissetti.)
  13. The relationship was under a lot of strain because of their constant arguing. (Sürekli tartışmaları nedeniyle ilişki büyük bir baskı altındaydı.)
  14. The strain on the team was evident as they tried to meet their deadline. (Süresi dolmak üzere olan teslim tarihini karşılamaya çalışırken takımdaki gerilim açıktı.)
  15. The strain on his back caused him to seek medical attention. (Sırtındaki gerilim onun tıbbi yardım aramasına neden oldu.)
  16. The strain in his eyes indicated that he was tired. (Gözlerindeki gerilim onun yorgun olduğunu gösteriyordu.)
  17. The company was feeling the strain of increased competition. (Artan rekabetin yarattığı baskı şirkette hissediliyordu.)
  18. The strain on the power grid caused a blackout
  1. The strain on her finances made it difficult for her to pay her bills on time. (Maddi durumundaki baskı faturalarını zamanında ödemesini zorlaştırdı.)
  2. The strain on the team’s morale was palpable after their loss. (Mağlubiyetlerinin ardından takımın moralindeki baskı hissedilebilirdi.)

(Türkçe karşılıklar koyulduğu için İngilizce cümlelerin kalın yazılması gereksizdir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.