Kingship İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Kingship İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Kingship İle İlgili Cümleler

Kingship kelimesi, Türkçe’de “kraliyet” anlamına gelir. Aşağıda, bu kelimeyi kullanarak örnek cümleler bulunmaktadır:

1. Kingship is an ancient form of government that has been around for centuries. (Kraliyet, yüzyıllardır var olan eski bir yönetim biçimidir.)
2. The kingship was passed down from father to son in that family for generations. (O aileden kraliyet, nesiller boyunca babadan oğula geçti.)
3. In many cultures, kingship is seen as a symbol of power and authority. (Birçok kültürde, kraliyet, güç ve otoritenin bir sembolü olarak görülür.)
4. The kingship was abolished after the revolution and replaced with a democratic government. (Devrimden sonra kraliyet kaldırıldı ve yerine demokratik bir hükümet geldi.)
5. The young prince was not yet ready for the responsibilities that came with kingship. (Genç prens, kraliyetle birlikte gelen sorumluluklar için henüz hazır değildi.)
6. The coronation ceremony is a traditional event that marks the beginning of kingship. (Taç giyme töreni, kraliyetin başlangıcını işaret eden geleneksel bir olaydır.)
7. The queen’s kingship was a great success, and she is loved by her people. (Kraliçenin kraliyeti büyük bir başarıydı ve halkı tarafından seviliyor.)
8. The country was in chaos after the death of the king, and there was a power struggle to determine the next kingship. (Kralın ölümünden sonra ülke kaos içindeydi ve bir sonraki kraliyeti belirlemek için bir güç mücadelesi yaşandı.)
9. The king’s advisors were constantly vying for his attention and trying to influence his decisions during his kingship. (Kralın danışmanları, kraliyeti sırasında sürekli dikkatini çekmek ve kararlarını etkilemeye çalışıyorlardı.)
10. The prince’s kingship was short-lived, as he was overthrown in a coup d’état. (Prensin kraliyeti kısa ömürlüydü, çünkü bir darbeyle devrildi.)
11. The kingship was restored after a period of civil unrest, and the country began to thrive again. (Bir süre iç çatışma yaşandıktan sonra kraliyet yeniden tesis

edildi ve ülke yeniden gelişmeye başladı.)
12. The king’s decree was final and could not be challenged during his kingship. (Kralın kararı kesin ve kraliyeti sırasında meydan okunamazdı.)

13. The queen’s kingship brought about many reforms and improvements to the country’s social policies. (Kraliçenin kraliyeti, ülkenin sosyal politikalarında birçok reform ve iyileştirme getirdi.)
14. The prince was groomed from a young age to take on the responsibilities of kingship. (Prens, kraliyetin sorumluluklarını üstlenmek için genç yaşta yetiştirildi.)
15. The king’s death marked the end of his kingship, and his legacy lived on in the memories of his people. (Kralın ölümü, kraliyetinin sonunu işaret etti ve mirası insanlarının anılarında yaşamaya devam etti.)
16. The queen was a strong and just ruler during her kingship, and her reign was remembered fondly by her subjects. (Kraliçe, kraliyeti sırasında güçlü ve adil bir yöneticiydi ve halkı tarafından sevgiyle hatırlanıyordu.)
17. The prince’s kingship was marked by scandal and controversy, and he was eventually forced to abdicate. (Prensin kraliyeti skandal ve tartışmalarla doluydu ve sonunda tahttan çekilmek zorunda kaldı.)
18. The country’s constitution limits the powers of kingship and ensures a system of checks and balances. (Ülkenin anayasası, kraliyetin güçlerini sınırlar ve denetim ve denge sistemi sağlar.)
19. The king’s advisors were instrumental in shaping his policies and decisions during his kingship. (Kralın danışmanları, kraliyeti sırasında politikalarını ve kararlarını şekillendirmede önemli bir rol oynadılar.)
20. The prince’s lack of experience and poor judgment during his kingship led to a decline in the country’s economy and reputation. (Prensin kraliyeti sırasındaki deneyimsizliği ve kötü kararları, ülkenin ekonomisinde ve itibarında bir düşüşe neden oldu.)