Juggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Juggle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Juggle İle İlgili Cümleler

Juggle kelimesi Türkçe’de “hokkabazlık yapmak” veya “birden fazla şeyi havada tutmak” anlamlarına gelir. Aşağıda juggle kelimesinin kullanıldığı örnek cümleleri bulabilirsiniz:

  1. I learned how to juggle three balls. (Üç top jongle etmeyi öğrendim.)
  2. My uncle used to juggle knives, but he stopped because it was too dangerous. (Amcam bıçak jonglörlüğü yapardı, ama çok tehlikeli olduğu için bıraktı.)
  3. She had to juggle work and family responsibilities. (İş ve aile sorumluluklarını dengelemek zorunda kaldı.)
  4. The circus performer was able to juggle fire torches without getting burned. (Sirk sanatçısı ateşli meşaleleri yakmadan jongle yapabildi.)
  5. I had to juggle my schedule to fit in all my appointments. (Randevularımın hepsini sığdırmak için programımı dengelemek zorunda kaldım.)
  6. The street performer was able to juggle while riding a unicycle. (Sokak sanatçısı tek tekerlekli bisiklet sürerken jongle yapabildi.)
  7. It’s difficult to juggle multiple tasks at once. (Birçok görevi aynı anda yapmak zordur.)
  8. The magician was able to juggle a dove and a rabbit in his act. (Sihirbaz gösterisinde bir güvercin ve bir tavşanı jongle yapabildi.)
  9. He tried to juggle too many things at once and ended up dropping everything. (Birçok şeyi aynı anda yapmaya çalıştı ve her şeyi düşürdü.)
  10. The clown was able to juggle while balancing on a tightrope. (Palyaço ip üzerinde denge sağlarken jongle yapabildi.)
  11. She had to juggle her finances to make ends meet. (Geçimini sağlamak için finanslarını dengelemek zorunda kaldı.)
  12. The acrobat was able to juggle with his feet while doing a handstand. (Akrobat elstandı yaparken ayaklarıyla jongle yapabildi.)
  13. The project manager had to juggle deadlines and budgets to complete the project on time and within budget. (Proje yöneticisi projeyi zamanında ve bütçe dahilinde tamamlamak için takvimleri ve bütçeleri dengelemek zorunda kaldı.)
  14. The street performer was able to juggle while blindfolded. (Sokak sanatçısı gözleri bağlıyken jongle yapabildi.)
  15. She’s trying to juggle a full-time job and going back to school.

(Tamamlamaya çalışıyor; tam zamanlı işini sürdürürken okula geri dönmeye çalışıyor.)
16. The juggler was able to juggle different sized balls with ease. (Jonglör farklı boyutlarda topları kolaylıkla jongle yapabildi.)

  1. I had to juggle my priorities to make time for my hobbies. (Hobilerim için zaman ayırmak için önceliklerimi dengelemek zorunda kaldım.)
  2. The clown was able to juggle while riding a bicycle. (Palyaço bisiklet sürerken jongle yapabildi.)
  3. He had to juggle his work schedule to attend his daughter’s soccer game. (Kızının futbol maçına katılmak için iş programını dengelemek zorunda kaldı.)
  4. The street performer was able to juggle bowling pins and a flaming torch at the same time. (Sokak sanatçısı aynı anda bowling pinleri ve ateşli meşaleleri jongle yapabildi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.